MUTLULUK
DENGESİNİ KURMAK
Hayat bazen elimizde taşıdığımız bir kaşık gibidir.
İçinde sadece iki damla yağ vardır. Bu yağ, bizim sorumluluklarımızı, ailemizi,
değerlerimizi temsil eder. Ama aynı zamanda bu hayat, etrafımızı saran kocaman
bir saray gibidir; içinde güzellikler, renkler, sesler ve umutlar barınır.
Mutluluk da işte bu iki şeyi bir arada tutabilmekte gizlidir: Hem elimizdeki
kaşıktaki yağı dökmeden yürümekte, hem de çevremizdeki güzellikleri fark
edebilmekte.
Bugün biz öğrenciler için bu dengeyi kurmak hiç de
kolay değil. Sınavlar, ödevler, sorumluluklar arasında koşarken, bazen
gökyüzüne bakmayı, ağaçların arasından gelen kuş sesini dinlemeyi unuturuz. Ya
da tam tersine, sadece eğlenmeye, oyunlara ya da sosyal medyaya odaklanır,
görevlerimizi aksatırız. Oysa gerçek mutluluk, bu iki ucu dengeleyebilmektir.
Türkiye Yüzyılı Maarif Eğitim Modeli
bize bu dengeyi kurmayı öğretiyor. Diyor ki: “Sadece bilgili olmak yetmez;
ahlaklı, vicdanlı ve sorumlu da olmalısın.” Bu modelde biz sadece test çözen
bireyler değil, aynı zamanda doğaya saygı duyan, arkadaşlarına değer veren,
kültürünü tanıyan ve dünyaya açık insanlar olmaya davet ediliyoruz. Yani hem
kaşıktaki yağı koruyacağız, hem de sarayın güzelliklerine hayranlıkla
bakacağız.
Örneğin, sabahları okul yolunda yürürken sadece
sınavı düşünmek yerine, etrafımızdaki ağaçları fark etmek, yaşlı birine selam
vermek bile hayatımıza anlam katar. Ya da derslerimize çalışırken hedeflerimizi
unutmadan hayal kurmak, küçük bir başarıyı kutlamak, kendimize zaman ayırmak
bize mutluluğun küçük kapılarını açar.
Bize düşen, hem kalbimizi hem aklımızı birlikte
yürütmek. Ne sadece görevlerle boğulmak ne de sadece keyif peşinde koşmak. Bir
yandan başarıya ulaşırken diğer yandan ruhumuzu besleyecek değerlerle hareket
etmek.
Çünkü bilgenin söylediği gibi: “Mutluluğun gizi,
dünyanın bütün harikalarını görebilmekte; ama kaşıktaki iki damla yağı
unutmadan.” Biz de kendi sarayımızda yürürken, bu iki damlayı dökmeden
ilerlemeyi öğrenmeliyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder