17 Nisan 2025 Perşembe

BİR SABAHIN HİKAYESİ

BİR SABAHIN HİKÂYESİ

Bazı sabahlar vardır ki, sessizdir, yorgundur ama içinde bir mucizeyi saklar. Bir öğretmenin şefkatiyle, bir çocuğun umuduyla birleşir ve hayatın en sessiz köşelerinde filizlenen değişimin habercisi olur. Bu hikâye, işte böyle bir sabahın öyküsüdür.

Hayat, kimi zaman yorgun bir sabahın sessizliğinde başlar. Bir öğretmenin bir çocuğun kalbine dokunarak dünyayı değiştirdiği anlar ise çoğu zaman görünmez, sessiz ve narindir. Oysa umut, bazen bir tebessümün sıcaklığında, bazen bir omuza konan dost bir elin titrek dokunuşunda filizlenir. İşte bu hikâye, sıradan bir sabahın nasıl büyük bir umuda dönüştüğünün hikâyesidir.

Sabahın solgun ışıkları arasından Selver Öğretmen, ağır ağır gözlerini araladı. Geceden kalma rüyaların bulanık izleri, hâlâ zihninin kıyılarında usulca dolaşıyordu. "Acaba bu rüyaların bir anlamı var mı?" diye düşündü bir an. Sonra, iç geçiren bir sesle mırıldandı: "Boşver... Rüya işte."

Hayat, onu yıllar içinde uzak diyarlara savurmuştu. Eski günlerin sıcaklığı, artık geçmişin tozlu raflarında sessizce uyuyordu. Şimdi, başka bir şehirde, bambaşka yüzler ve hikâyeler arasında yeni bir öykü yazıyordu. Fakat alışmak zordu; öğretmenler odasında yankılanan konuşmalar bile ona yabancı, soğuk ve uzak geliyordu. Yalnızlık, ağır bir sis gibi ruhuna çökmüştü.

Bugün yine nöbetçiydi. "Nöbetçi Öğretmen" unvanı, kulağında bir sorumluluk fısıltısı gibi yankılanıyordu. Aklı, çocukluk yıllarının ağır ağır ilerleyen Kara Tren türküsüne kaydı. Bir zamanlar aşkı, hasreti ve sabrı simgeleyen o trenin yerini, şimdi hayatı hızla tüketen metrolar, Marmaraylar ve tramvaylar almıştı. Dünya hızlanmıştı belki, ama Selver Öğretmen’in kalbi hâlâ eski zamanların ağır ağır akan ritminde çarpıyordu.

Yıllar, bir nehir gibi akıp geçmişti. Ama Selver Öğretmen, mesleğine duyduğu inancı hiç kaybetmemişti. Hâlâ bir çocuğun kalbine dokunmanın dünyaları değiştirebileceğine yürekten inanıyordu. Derin düşüncelere dalmışken, telefonu çaldı. Sabahın sessizliğini delen telaşlı bir annenin sesi yankılandı kulaklarında:

— Öğretmenim, kızım Elif bu sabah okula gitmek istemedi. Yine de gönderdim. Gözünüzü üstünde tutar mısınız?

Bu sözler, Selver Öğretmen’in içinde ince bir sızı bıraktı. İlk dersin ardından, hiç vakit kaybetmeden Elif’in sınıfına gitti. Yumuşak ve sıcak bir sesle seslendi:

— Gel bakalım Elif, biraz yürüyelim.

Koridor boyunca ağır adımlarla yürürken, Elif’in mahcup bakışlarında bir şey fark etti. Sanki gözlerinin ardında gizli bir yıldız parlıyordu. Küçük, utangaç, ama umut dolu... Birkaç sıcak kelimeyle, Elif’in içine çöreklenmiş kırgınlıklar çözülmeye, karanlıklar aydınlanmaya başladı. O gün okulun koridorları daha canlı, sınıflar daha sıcak görünüyordu.

Günler birbirini kovalar, zaman usulca akıp giderken, okul idaresinden bir duyuru ulaştı: Çanakkale Şehitlerini Anma Haftası için bir hikâye yarışması düzenleniyordu. Selver Öğretmen, hiç tereddüt etmeden Elif’i düşündü. O küçük yürek, içinde taşıdığı duygularla büyük bir hikâye yazabilirdi.

Elif, yüreğinin en derinlerinden gelen kelimelerle hikâyesini kaleme aldı. Selver Öğretmen, her satırını dikkatle okuyarak, sevgiyle dokundu, umutla güçlendirdi. Hikâye teslim edildi. Ardından bekleyiş başladı; sabırlı, heyecanlı bir bekleyiş...

Günler sonra sonuçlar açıklandığında, Elif yarışmada birinci olmuştu! Sevinçle koşarak Selver Öğretmen’in yanına geldiğinde, gözlerindeki parıltı, bir öğretmenin yüreğine düşen en güzel mükâfat oldu. O an, bütün yorgunluklar, bütün yalnızlıklar eridi; geriye yalnızca sevgi, umut ve inanç kaldı.

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, çocukları yalnızca bilgiyle değil; karakterle, erdemle ve estetik duygusuyla da donatmayı hedefler. Selver Öğretmen’in Elif’e gösterdiği sabır, güven ve sıcaklık, bu anlayışın en saf örneğidir. Eğitim, sadece müfredat bilgisi aktarmak değil, her öğrencinin içinde saklı cevheri bulup sabırla parlatmaktır.

Bugünün dünyasında her çocuk, tam zamanında yüreğine dokunan bir öğretmene ihtiyaç duyar. Çünkü gerçek eğitim; yalnızca aklı değil, kalbi de inşa eden, insanı bütün yönleriyle yücelten eşsiz bir yolculuktur.

Ve şunu hiç unutmamak gerekir:

"Bir çocuğun yüreğine umut eken öğretmen, yarının en güzel dünyasını inşa eder."

Çünkü bazen bir sabah, sadece bir sabah değil; yeni bir hayatın, yeni bir umudun sessiz başlangıcıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder