KELİMELER OLMADAN KONUŞMAK
‘Beden Dili ve İletişim’
Kendimizi ifade etmenin en yaygın yolu nedir diye sorsam, çoğunuz
“konuşmak” dersiniz, değil mi? Gerçekten de insanlar, duygularını,
düşüncelerini ve ihtiyaçlarını genellikle konuşarak anlatır. Ama her zaman
sözcüklere ihtiyacımız olmaz. Bazen bir bakış, bir duruş ya da bir el hareketi,
uzun uzun konuşmaktan çok daha fazla şey anlatır.
İşte tam da burada devreye “beden dili” girer. Beden dili; yüz ifademiz,
bakışlarımız, duruşumuz, ses tonumuz ve hareketlerimizle kurduğumuz, sessiz ama
etkili bir iletişim yoludur. Bilim insanları buna “sözsüz iletişim” diyor.
Çünkü bu dil, konuşmadan da bir şeyleri anlatmamızı sağlar. Üstelik çoğu zaman
farkında bile olmadan kullanırız.
Düşünsenize, çok sevindiğiniz bir haber aldınız. Belki bir sınavdan yüksek
not aldınız ya da uzun süredir görmediğiniz bir arkadaşınızı tekrar gördünüz.
Ne yaparsınız? Belki gülümsersiniz, zıplarsınız ya da arkadaşınıza sıkıca
sarılırsınız. Bu tepkilerin çoğu kendiliğinden oluşur. Yani bedeniniz, sizin
yerinize duygularınızı anlatır.
Konuşurken nasıl durduğumuz, ders dinlerken gözlerimizin nereye baktığı,
yürürken omuzlarımızın düşüklüğü ya da dikliği... Hepsi birer ipucu verir. Bir
arkadaşınız size “iyiyim” dese ama yüzü asıksa ya da gözlerini kaçırıyorsa,
gerçekten iyi olmadığını anlayabilirsiniz. Çünkü beden dili yalan söylemez.
Kalbin içinden geçenleri farkında olmadan dışa vurur.
İlginç bir bilgi: Bilim insanlarına göre, biz insanlar daha bebekken bile
başkalarının beden dilini anlamaya başlıyoruz. Gülümsediğimizde annemiz de
gülümsüyor, ağladığımızda endişeleniyor. Büyüdükçe bu işaretleri daha iyi
tanıyor ve yorumluyoruz. Hatta beynimizde bu işe özel “ayna sinir hücreleri”
var. Bu hücreler sayesinde bir başkasının yüz ifadesine ya da hareketine
bakarak, onun ne hissettiğini anlayabiliyoruz. Mesela birinin düştüğünü
gördüğümüzde “Ah!” dememiz, onun canı yanmış gibi bizim de üzülmemiz, işte bu
yüzden oluyor.
Beden dilinin en önemli yanlarından biri de kültüre göre değişiklik
göstermesidir. Örneğin biz Türkler “Hayır” demek için başımızı geriye atarız.
Ama başka ülkelerde “Hayır” demek için baş iki yana sallanır. İtalya’da bir
yemeği beğendiğinizi göstermek için işaret parmağınızı yanağınıza
dokundurursunuz. Hindistan’da başınızı hızlıca iki yana sallamak, bazen “Evet”
bazen de “Hayır” anlamına gelebilir. Yani sadece sözlere değil, beden dilinin
anlamına da dikkat etmek gerekir.
İsterseniz bir gün, otobüste ya da kalabalık bir yerde oturup çevrenizi
gözlemleyin. İnsanların duruşlarına, yüz ifadelerine, hareketlerine bakın. Kim
gergin, kim mutlu, kim düşünceli… Tahmin etmeye çalışın. Bu hem eğlenceli bir
deneyim olur hem de insanları daha iyi anlamanızı sağlar.
Ayrıca, işaret dili ile beden dili arasındaki farkı da bilmek önemlidir.
İşaret dili, konuşma dili gibi belirli bir sistemi olan, ellerle ve yüzle
yapılan bir dildir. Sessizce ama bilinçli bir şekilde iletişim kurmak için
kullanılır. Oysa beden dili çoğu zaman farkında olmadan kullandığımız,
duygularımızın doğal bir yansımasıdır.
Unutmayın, şaşkınlık, korku, mutluluk, üzüntü gibi duygular; dünyanın
neresine giderseniz gidin, yüz ifadelerinden anlaşılabilir. Bu, insanların
ortak bir dili olduğunun güzel bir kanıtıdır.
Beden dili sessiz bir konuşmadır. Kelimeler olmasa bile duygular yerini
bulur. Konuşmadan da anlayabilir, anlatabiliriz. Çünkü bazen bir bakış, bin
söze bedeldir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder