Dünyaya garip gelmişim / içim gurbet,
dışım gurbet…
ABDURRAHİM KARAKOÇ’UN
AİLESİ
Ailesi, Elbistan yöresinde Karakoçoğulları ismiyle bilinir.
Dedesi, “Balcı Fakı” namıyla şöhret bulan ve şiirler söyleyen Mehmet
Efendi’dir.
Şairin babası Ümmet Karakoç ise temel dinî ilimlerdeki
birikiminin yanı sıra şiirler de yazar. İstiklâl Savaşı’na katıldığı gibi
Arabistan bölgesindeki birçok cephede de fiilen yer alır. Maraş Harbi sırasında
ise Elbistan ile Maraş arasındaki muhaberatı sağlar. Savaş sonrasındaysa
taşeron olarak demiryollarında işe girer. Mesaisinden artakalan zamanlarda ise
bağ-bahçe işleriyle uğraşır. Maişetini tedarik ettiği çalışma hayatını ev
ortamına taşımaz. Evde, yalnızca çocuklarıyla, kitapları ve şiirle vakit geçirir.
Kur’an’ı hıfzetmiş olan Ümmet Karakoç, Arapça ve Farsçayı kendi çabasıyla
öğrenir. Vakit buldukça da hüsnühat meşk eder. Celâ’da birçok kişiye Kur’an
öğretir ve hafız yetiştirir. Sürekli okur, okutur. Annesi Fatma Hanım’sa; okuma
yazması olmayan, ömrünü çocuklarının yetişmesine vakfeden fedakâr bir Anadolu
kadınıdır. Tutum
ve davranışlarıyla Karakoç kardeşlerin sorunsuz bir şekilde
hayata başlamalarına öncülük eder.
ABDURRAHİM KARAKOÇ’UN
DOĞUMU VE ÇOCUKLUĞU
Abdurrahim Karakoç, 7 Nisan 1932’de Kahramanmaraş’ın Elbistan
İlçesinin Celâ (Ekinözü)’da doğar. Abdürrahim Karakoç, 7 Nisan 1932 tarihinde
Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinin Ekinözü (Cela) köyünde (1991'de ilçe oldu)
doğdu. Babası, halk şairi çiftçi Ümmet Efendi; annesi ise Fadime Hanım'dır.
Ünlü şair ve yazar Bahaettin Karakoç'un kardeşi, şair ve eğitimci Ertuğrul
Karakoç'un da ağabeyiydi.
Ekinözü Köyü İlkokulunu bitirdi (1944). Ortaokula gidemedi.
Marangozluk öğrendi. Bir süre köyünde çiftçilik, marangozluk yaptı. 1958
yılında Ekinözü'nde belediye teşkilatı kurulunca, muhasebeci olarak belediyede
memuriyete başladı. 1981 yılının Mart ayında emekliye ayrılıncaya kadar bu
görevini sürdürdü. Emekli olunca ailesiyle Ankara'ya yerleşip Sincan'da sanat
çalışmaları yaptı. Gazetecilik, köşe yazarlığı, şairlikle geçimini sağladı.
Abdurrahim Karakoç, yaşam öyküsünü şöyle anlatır:
Ebedî kudretin tek sahibinden alınan emir üzerine 7 Nisan
1932 tarihinde dünyaya gelmişim. Çocukluğum şöyle-böyle geçti. Kıt imkânlara,
kıtlık yıllarına rağmen hâlâ o günleri özlerim. Birçok kimseye o yılları
anlatsam, 'Özlenecek neresi var? ' diyebilirler, amma ben hep çocukluk
yıllarımı sevdim. Şiir yazmaya küçük yaşlarda başladım. Zaten bizim oralarda
her genç şiir yazar. Bu tutku başka bir meşgalenin veya işin olmayışından
kaynaklanıyor gibime geliyor. Ben de avareydim, boşluğumu şiirle doldurmaya çalıstım.
Benimle şiire başlayanlar yalnızlıktan, yardımsızlıktan dökülüp gittiler.
20. ve 21. yüzyıl Türk edebiyatının önde gelen şairlerinden
Abdürrahim Karakoç, akciğer enfeksiyonu tedavisi gördüğü Gazi Üniversitesi Tıp
Fakültesi Hastanesinde 7 Haziran 2012 Perşembe günü solunum yetmezliği sonucu
son nefesini verdi. Cenazesi, 8 Haziran 2012 Cuma günü Ankara Kocatepe
Camisi'nde kılınan Cuma ve cenaze namazlarının ardından Bağlum Mezarlığı'nda
Şeyh Abdülhakim Arvâsi (1865-1943) Türbesi'nin yanında toprağa verildi. Cenaze
namazını, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez kıldırdı.
ABBDURRAHİM KARAKOÇ’UN
ESERLERİ
1. Hasan'a Mektuplar (1965)
2. El Kulakta (1969)
3. Vur Emri (1973)
4. Kan Yazısı (1978)
5. Suları Islatamadım (1983)
6. Beşinci Mevsim (1985)
7. Dosta Doğru(1994)
8. Akıl Karaya Vurdu (1994)
9. Yasaklı Rüyalar (2000)
10. Gökçekimi (2000)
11.Gerdanlık-I (2000)
12.Gerdanlık-II (2002)
13.Gerdanlık-III (2005)
14. Parmak İzi (2002)
15. Düşünce Yazıları, Çobandan
Mektuplar(Deneme)
ABDURRAHİM KARAKOÇ’UN
BESTELENEN ŞİİRLERİ
1. Mihriban
2. Ben Hep Seni
Düşünürüm
3. Unutursun
Mihribanım
4. Suları
Islatamadım
5. Sevgi Yetmiyor
6. Omuzumda Sevda
Yükü
7. Aynaların
Ötesi
8. Gel Gayrı
9. Can Özümde
Besmeleyi Çekince
10. Aşk Hikâyesi
11. Ecele Doğru
12. Yemin
13. İncinmesin
14. Garibin Garip
15. Hakim Bey
16. Dağ ile Sohbet
ABDURRAHİM KARAKOÇ’UN
EDEBİ KİŞİLİĞİ
Abdurrahim Karakoç'un dedesi ve babası da şairdi. Ayrıca,
Elbistan'da çok sayıda halk şairi yaşamaktadıydı. Bu sebeple, halk şiiri
ikliminde doğup büyüdü. Küçük yaşlardan itibaren şiir yazmaya başladı. İlk
şiirleri Elbistan'da yayımlanan Engizek gazetesinde basıldı (1955). !958 yılına
kadar yazdığı şiirleri beğenmeyerek yok etti. 1958'den sonra yazdıklarını
Hasan'a Mektuplar adıyla 1964'te yayımlayınca ünü yayıldı. Âşık tarzı şiir
tekniğini benimsedi. Hece ölçüsüyle mahallî söz dağarcığı ve ağız özelliklerini
ustalıkla kullanmayı bildi. Ancak bağlama çalmayı öğrenememişti. Mahlas almayı
da düşünmemişti. Çok az şiirinde Karakoç mahlasına yer verdiği görülmüştür. Az
sayıda serbest vezinli şiiri de vardır.
Şiirlerinde aşk ve vatan sevgisinin yanı sıra toplumsal
bozuklukları da ele aldı. Mizah yüklü yergi, taşlama şiirleri gençler arasında
ezberlendi. Siyasal ve toplumsal bozuklukları eleştirdiği şiirleri dolayısıyla
hakkında otuza yakın dava açıldıysa da tamamından aklandı. Şiirleri Fedai,
Devlet, Töre, Bizim Ocak dergileriyle; kendisinin çıkardığı Yeni Ufuk ile Yeni
Düşünce, Yeni Hafta ve Yeni Akit gazetelerinden yayımlandı. Gündüz ve Yeni Akit
gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı.
Kendi deyişiyle, "Dağda bayırda, ay ışığında şiirler
yazdı. Her şiirinin özü mutlak gerçeğe dayanmaktadır. Gününü ve insanlarımızı
yorumlamıştır." Toplumsal bozuklukları eleştirdiği yergi, taşlama
şiirlerinde mizahî bir üslûp kullandığı görüldü. Kahramanmaraş halk kültüründen
seçtiği yerel kelime ve deyimler, kullandığı ağız özellikleri şiirlerine türkü
lezzeti verdi denilebilir.
ABBDURRAHİM KARAKOÇ İLE
İLGİLİ YAPILAN ÇALIŞMALAR
11.
Fedai
Dergisi 1964
22.
Pınar
Dergisi 1979
33.
Doğuş
Edebiyat 1983
44.
Türk
Edebiyatı 1983
55.
Genç
Kalender Dergisi 1998
66.
Kurt,
İhsan; Abdurrahim Karakoç
77.
Eraslan,
Hayrullah; Üçgen Piramidinin Zirvesindeki Şair, Abdurrahim Karakoç
88
Yalsızuçanlar,
Sadık; Aşk Kâğıda Yazılmıyor
99.
Şahsuvaroğlu,
Lütfü; Abdurrahim Karakoç, Şairin Haberci Olarak Portresi
110. Bahçelievler Belediyesi; Beste beste, türkü türkü
111. Boz, Duran; Kaleminde Sevda Yükü Biriktirin Şair Abdurrahim
Karakoç
112. Milli Gazete; Abdurrahim Karakoç Özel Sayısı
113. Dost Dergisi (1983) Kayseri; Abdurrahim Karakoç Özel Sayısı
114. Genç Kardelen Dergisi (1998), 9. Sayısı
115.Türkmence Dergisi (Hatay), (1998), 9. Sayısı; Yaşayan Yunus
Abdurrahim Karakoç
116. Niğde’de Yayınlanan Bir Dergi, (Özel Sayı); Mevsimleri Aşan
Düzen Dışı Bir Şair
117. Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Çorum Şubesi yayın organı
Edebiyat Bülteni Nisan 2014 Abdurrahim Karakoç Özel Sayısı
118. Alkış Dergisi (2012), Kahramanmaraş, Abdurrahim Karakoç Özel
Sayısı
119. Kardeş Kalemler Dergisi (2012),
Kahramanmaraş, Abdurrahim Karakoç Özel Sayısı
220. Alper, Zeynep, Bir Vatandaş Hasan “Abdurrahim Karakoç
Hayatı, Şahsiyeti ve Eserleri”
ABDURRAHİM KARAKOÇ İLE YAPILAN AKADEMİK ÇALIŞMALAR
11.
Vur
Emrinde Unsurlar (Seminer Çalışması), D.Ü., Kütahya 1997.
22.
Avcı,
Ramazan; Halk Şairi Abdurrahim Karakoç Hayatı, Sanatı ve Şiirleri, (Lisans
Tezi), A.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi, TDE Bölümü, Erzurum 1986.
33.
Değirmencioğlu,
Derya, Abdurrahim Karakoç’un Hayatı ve Türk Edebiyatındaki Yeri, (Lisans Tezi),
A.Ü., Ankara 2007.
44.
Kafkas
Ü. Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı, SBE., YLT., Kars 2010.
55.
Öztürk,
Tuncay; Abdurrahim Karakoç’un Şiirlerinde Mahalli Deyişler, (Lisans Tezi), T.Ü., Edirne 1995.
66.
Yaşa,
Felat, Abdurrahim Karakoç’un Hayatı ve Şiirleri, (Lisans Tezi), İ.Ü., Malatya
1998
77.
Filiz,
Mehtap; Abdurrahim Karakoç'un şiirlerinin tematik açıdan incelenmesi
88.
Saldere,
Gülsüm; Abdurrahim Karakoç'un lirik şiirlerinde kelime dünyası
Abdurrahim Karakoç’un şiirlerini Dadaloğlu’na Karacaoğlan’a bazıları da Fuzuli’ye benzettiler. Erzurumlu Emrah, Bayburtlu Zihni, Nef’i, Seyrani ve Dertli’den daha iyi olduğunu söyleyenler de oldu. Oysaki Abdurrahim Karakoç sadece kendisi idi. Halk şiiri ile kendine has bir tarz ve köşe oluşturmayı başarmıştı. Hece ölçüsünü ustaca kullandı. En güzel aşk, tabiat ve yergi şiirlerini yazdı. Çok güçlü ironiye sahip ve imajları kendine hastı. şiirleri daha yaşarken dilden dile dolaşıyordu. Tarihin altın sayfasına geçecek ölümsüz eserler verdi.
Abdurrahim Karakoç’un şiirlerini Dadaloğlu’na Karacaoğlan’a bazıları da Fuzuli’ye benzettiler. Erzurumlu Emrah, Bayburtlu Zihni, Nef’i, Seyrani ve Dertli’den daha iyi olduğunu söyleyenler de oldu. Oysaki Abdurrahim Karakoç sadece kendisi idi. Halk şiiri ile kendine has bir tarz ve köşe oluşturmayı başarmıştı. Hece ölçüsünü ustaca kullandı. En güzel aşk, tabiat ve yergi şiirlerini yazdı. Çok güçlü ironiye sahip ve imajları kendine hastı. şiirleri daha yaşarken dilden dile dolaşıyordu. Tarihin altın sayfasına geçecek ölümsüz eserler verdi.