KİTAPLARIN
DEĞERİ: OKUNMAK İÇİN VAR OLMAK
Bir kitap, okunmadığında
yalnızca rafta duran sessiz bir nesnedir. Ancak bir kez açılıp sayfaları
çevrildiğinde, içindeki dünya canlanır. Cemil Meriç’in dediği gibi, “Kitabın tek değeri okunmasındadır.”
Çünkü kitaplar, bilgiye ulaşmanın, hayal gücünü geliştirmenin ve insan ruhunu
beslemenin en güçlü aracıdır. Peki, kitaplar neden bu kadar değerlidir ve okumak
neden bu kadar önemlidir?
Türkiye Yüzyılı Maarif
Eğitim Modeli, eğitimi sadece bilgi edinme süreci olarak görmez; aynı zamanda
bireyin ruhunu ve ahlakını geliştiren bir yolculuk olarak tanımlar. Bu model,
bilgiyi erdemle birleştirerek nitelikli, bilinçli ve ahlaklı bireyler
yetiştirmeyi hedefler. İşte bu noktada kitaplar, bize yalnızca bilgi vermekle
kalmaz, aynı zamanda değerlerimizi pekiştirir, düşünce dünyamızı genişletir ve
bizleri millî ve manevi kimliğimizle daha güçlü bağlar kurmaya teşvik
eder.
Kitaplar, öncelikle bilgi
hazinesidir. Bir tarih kitabı okuduğumuzda, geçmişin izlerini takip eder;
atalarımızın fedakârlıklarını, zaferlerini ve mücadelelerini öğreniriz. İbni
Haldun’un dediği gibi, “Geçmiş, geleceğe
suyun suya benzediğinden daha çok benzer.” Tarihi bilen birey, geleceğe
daha sağlam adımlarla yürür.
Bunun yanı sıra, kitaplar
hayal gücümüzü besler. Necip Fazıl Kısakürek’in “Bir Adam Yaratmak” eserindeki derin fikirleri okuyan bir genç,
düşünmenin ve sorgulamanın önemini kavrar. Büyük fikirler, önce bir hayalle
başlar. Hayal gücü gelişmiş bir birey, geleceğin bilim insanı, sanatçısı veya
yazarı olabilir.
Ayrıca, kitaplar duygusal
zekâmızı geliştirir. Roman kahramanlarının yaşadıkları acıları, sevinçleri
hissetmek, duygudaşlık kurma yeteneğimizi artırır. Örneğin, Tarık Buğra’nın “Küçük Ağa” romanını okuyan bir genç,
Kurtuluş Savaşı’nın içindeki insanın ruh hâlini anlar. Vatan sevgisini,
fedakârlığı ve bağımsızlık mücadelesini iliklerine kadar hisseder. Maarif
eğitim modeli, akademik başarıyı insanî değerlerle birleştirerek, duyarlı ve
bilinçli bireyler yetiştirmeyi amaçlar. Kitap okumak, tam da bu hedefin
merkezindedir.
Bugünün dünyasında, kitapların yerini dijital ekranlar almaya başladı. Ancak hiçbir ekran, bir kitabın kokusunu, bir sayfanın çevrilme heyecanını veremez. Cemil Meriç’in dediği gibi, “Kitapsız yaşamak, kör, sağır, dilsiz yaşamaktır.” Kitap okumayan bir insan, dünyayı dar bir pencereden görür. Oysa kitaplarla büyüyen bir insan, geniş ufuklara sahip olur, kendi medeniyetini ve değerlerini daha iyi kavrar.
Türkiye Yüzyılı Maarif
Eğitim Modeli, bilgiyi sadece akılla değil, kalple de kavramayı öğütler.
Kitaplar, bu yolculukta en sadık rehberlerimizdir. Bilgiye, kültüre, hayal
gücüne ve empatiye açılan bu kapıyı aralamak, bizim elimizde. Aliya
İzzetbegoviç’in dediği gibi, “Okuyun,
çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor.” Öyleyse, raflardaki kitaplara
sessizce bekleyen dostlar gibi bakmayalım. Onları elimize alıp okuyarak,
kendimizi geliştirelim. Çünkü her kitap, içinde keşfedilmeyi bekleyen bir dünya
saklar. Peki, bu büyülü dünyaya adım atmaya hazır mısın?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder