1 Şubat 2025 Cumartesi

OKUMA TERBİYESİ VE GERÇEK ANLAMDA OKUMAK

 OKUMA TERBİYESİ VE GERÇEK ANLAMDA OKUMAK

Bir kitabı elimize alıp sayfalarını çevirmek, gözlerimizle kelimeleri taramak gerçekten okumak mıdır? Okumaktan hangi hakla söz edebiliriz ki, eğer zihnimiz hazır değilse? Cemil Meriç'in şu sözleri bu konuyu ne güzel anlatıyor: "Okumaktan hangi hakla söz ediyoruz? Okuma terbiyesinden önce çok mühim disiplinlere muhtacız. Böyle bir ruh haline sahip insanlar neyi okuyabilirler?"

Gerçekten de, okumak sadece harfleri görmek değildir. Anlamak, düşünmek, sorgulamak ve öğrendiklerimizi hayatımıza katmaktır. Okuma alışkanlığı kazanabilmek için önce disiplinli bir zihin yapısına sahip olmamız gerekir. Bir kitabın satırları arasında kaybolmadan önce, onu anlayabilecek bir bilince ulaşmamız gerekir. İşte tam da bu yüzden, Maarif Eğitim Modeli, bireyin yalnızca bilgiyle donanmasını değil, aynı zamanda duygu, düşünce ve ahlak gelişimini de esas alır. Çünkü doğru okumak için, önce sağlam bir karaktere, disipline ve ahlaki bir bakış açısına sahip olmalıyız. 

Günümüzde pek çok insan, kitap okumayı bir zorunluluk olarak görüyor. Okulda verilen ödevler veya sınav kaygısıyla kitaplarla aramıza mesafe koyuyoruz. Oysa gerçek anlamda okumak, zorunda olduğumuz için değil, içten gelen bir istekle olmalıdır. Fakat bu isteğin oluşabilmesi için, öncelikle bazı temel disiplinleri kazanmamız gerekir. 

Öncelikle, sabırlı olmalıyız. Okumak, anlık bir keyif değil, bir yolculuktur. Sabırsız ve dikkati çabuk dağılan biri için kitap sayfaları sıkıcı gelebilir. Oysa kitaplar, hayatın içinde bize rehberlik eden birer ışık gibidir. İmam-ı Gazali, ilmin ve bilginin insanı olgunlaştırdığını söylerken aslında bu sabrın ve iradenin önemini vurguluyordu. 

İkinci olarak, merak duygumuzu geliştirmeliyiz. Okuma alışkanlığı kazanmadan önce, dünyayı sorgulayan bir zihne sahip olmalıyız. Neyi, neden okuduğumuzu bilmeden, sadece kelimeleri tüketmek bizi geliştirmez. Mehmet Akif Ersoy bu durumu şöyle anlatır: 

"İlim yalnız okumak mı? Oku da öğren biraz! 

Çalış, senin de hakkındır ilimde yüksek pay!"

Yani okumak, sadece gözümüzü satırlara gezdirmek değil, gerçekten anlamak için çabalamaktır. Disiplinli bir hayat sürmeyen, düşünmeden ezberleyen bir insan, neyi okuyabilir ki? 

Üçüncü olarak, okuma adabını öğrenmeliyiz. Bir kitabı sadece eğlenmek için okumak ile onu derinlemesine anlamak arasında büyük fark vardır. Maarif Eğitim Modeli, bu noktada irfan sahibi bireyler yetiştirmeyi hedefler. Bilgiyi sadece öğrenmek yetmez; onu hayatımıza nasıl uygulayacağımızı da bilmeliyiz. Çünkü irfan, bilginin kalple ve ruhla birleşmesidir. 

Eğer okumanın gerçek anlamını kavrayamazsak, hangi kitabı okursak okuyalım bir faydası olmaz. Önemli olan, disiplinli bir şekilde okuma alışkanlığı kazanmaktır. Kitapları sadece bilgi edinmek için değil, kendimizi geliştirmek, düşüncelerimizi şekillendirmek ve hayata daha bilinçli bakmak için okumalıyız. 

Unutmamalıyız ki, okuma bir terbiye işidir. Önce sabırlı olmayı, düşünmeyi ve sorgulamayı öğrenmeliyiz. Cemil Meriç’in dediği gibi, okumaktan önce önemli disiplinlere ihtiyacımız var. Ancak bu disiplini kazandığımızda, kitapların gerçek dünyasına adım atabiliriz. 

Bu yüzden, okumayı sadece bir zorunluluk olarak görmeyelim. Onu bir yaşam biçimi, bir gelişim süreci olarak benimseyelim. Kitaplarla dost olalım, düşünmeyi öğrenelim ve okumanın bize kazandırdığı bilinci hayatımıza yansıtalım. Çünkü okumak, sadece kelimeleri görmek değil, onları anlamaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder