GELENEKSEL BİR AŞK HİKÂYESİ
Güneşin ilk ışıklarıyla birlikte köyde tatlı bir telaş başlamıştı. Muhammet
Ensar, ailesiyle birlikte büyük bir heyecan içindeydi. O gün, sevdiği Elif
Beren’i istemeye gideceklerdi. Geleneklere uygun olarak en güzel çiçekler
hazırlandı, misafirlere ikram edilecek tatlılar kutulara kondu. Muhammet
Ensar’ın annesi, oğlunun yakasına nazar boncuğu takarken, babası ona sabırlı ve
saygılı olması gerektiğini öğütledi.
Elif Beren’in evine vardıklarında, onları güler yüzle karşılayan aile
büyükleri başköşeye oturdu. Sohbet eşliğinde çaylar içildi, ardından Muhammet
Ensar’ın babası, büyük bir saygıyla Elif Beren’i oğluna istedi. Kısa bir
sessizliğin ardından Elif Beren’in babası gülümseyerek başını salladı:
“Allah’ın emri, Peygamber’in kavliyle kızımız Elif Beren’i oğlunuz Muhammet
Ensar’a veriyoruz.”
Bu sözlerin ardından tatlılar dağıtıldı, dualar edildi. Geleneğe uygun
olarak kahveler hazırlandı. Muhammet Ensar’ın kahvesi tuzluydu. Tuzlu kahveyi
içtiğinde yüzünü buruşturmadan gülümsemesi herkesi neşelendirdi. Böylece iki
aile, yeni bir bağ kurmanın mutluluğunu yaşadı.
Aradan geçen haftalar sonunda nişan günü gelip çattı. Aileler, akrabalar ve
dostlar bu özel günde bir araya geldi. Nişan yüzükleri kırmızı kurdele ile
birbirine bağlandı. Muhammet Ensar’ın dedesi makası eline alarak kurdeleyi
kesti ve “Bir yastıkta kocayın, ömür boyu mutlu olun” diyerek dua etti. Nişan
merasiminden sonra herkes geleneksel müzikler eşliğinde oyunlar oynadı, gençler
ve büyükler mutluluğu paylaştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder