KÜLTÜRÜMÜZÜN İNCİSİ
‘Kalıplaşmış Sözcükler’
Kültür, bir milletin geçmişten geleceğe uzanan en
önemli miraslarından biridir. Bizi biz yapan, insanlarla olan ilişkilerimizi
güçlendiren pek çok önemli unsur vardır. Bunlardan biri de düşünmeden, doğal
bir şekilde söylediğimiz kalıplaşmış sözcüklerdir. “Elçiye zeval olmaz”, “Güle güle
oturun”, “Geçmiş olsun”, “Gözünüz aydın”, “Eline sağlık” gibi ifadeler,
aslında sadece sözcüklerden ibaret değil; onlar kültürümüzün, medeniyetimizin
ve insanlık değerlerimizin bir yansımasıdır.
Bu sözcükleri sık sık kullanırız ama bazen
önemlerini fark etmeyiz. Mesela, “Eline sağlık” dediğimizde, sadece
birinin yaptığı işe teşekkür etmeyiz. Aynı zamanda onun emeğine saygı gösterir,
güzel bir şey yaptığı için ona moral veririz. Bu, bizi diğer milletlerden
ayıran özel bir inceliktir. Yahya Kemal Beyatlı’nın dediği gibi, “İnsan, dilinin ucunda yaşar.” Yani
kullandığımız sözler, kim olduğumuzu ve hangi değerleri taşıdığımızı gösterir.
“Geçmiş olsun” ise sıklıkla
kullandığımız bir ifadedir. Birisi hastalandığında, kaza geçirdiğinde veya kötü
bir olay yaşadığında ona “Geçmiş olsun” deriz. Aslında bu
sözle, o kişinin yanında olduğumuzu, ona destek verdiğimizi ve iyileşmesini
dilediğimizi anlatırız. Mehmet Akif Ersoy’un da dediği gibi, “İnsan, hayatın acılarına karşı ancak
birlikte direnebilir.” Bu da bizim dayanışma içinde yaşayan bir toplum
olduğumuzu gösterir.
Başka bir önemli kalıplaşmış söz de
“Gözünüz aydın” sözcüğüdür. Bu, sevinçli bir haber aldığımızda, birine
iyi bir olay gerçekleştiğinde kullanırız. Yeni bir bebek dünyaya geldiğinde,
birisi sınavını başarıyla geçtiğinde ya da beklediği bir haber geldikten sonra
ona “Gözünüz
aydın” deriz. Yani onun mutluluğuna ortak oluruz. Yunus Emre’nin dediği
gibi, “Sevelim, sevilelim, bu dünya
kimseye kalmaz.” İşte bizim kültürümüz de mutluluğu paylaşmayı, sevinci
çoğaltmayı öğütler.
Ayrıca, “Su gibi aziz ol” sözü de bizim
dilimize yerleşmiş anlamlı bir ifadedir. Bu söz, hem suyun hayat için ne kadar
önemli olduğunu hatırlatır hem de karşımızdaki kişiye bereketli, huzurlu bir
hayat dilemektir. Tıpkı Nazım Hikmet’in dediği gibi, “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine.” Yani
doğayla, insanlarla uyum içinde yaşamayı öğretir bize.
Bugün, Türkiye Yüzyılı Maarif Eğitim Modeli, bu
gibi kültürel değerleri yeni nesillere aktarmayı amaçlamaktadır. Bu model,
sadece derslerde akademik bilgi vermekle kalmaz, aynı zamanda öğrencilere
kültürümüzü, ahlaki ve insani değerlerimizi de öğretmeyi hedefler. Kalıplaşmış
sözcükler, bu modelin en önemli taşıyıcılarından biridir.
Bu ifadeler sadece konuşma dilimizin bir parçası
değil, aynı zamanda bizi biz yapan önemli değerlerdir. Duygularımızı
anlatmamıza, ilişkilerimizi güçlendirmemize ve toplum olarak bir arada
kalmamıza yardımcı olurlar. Gelecek nesillere bu sözlerin anlamlarını ve
değerlerini öğretmek hepimizin görevidir. Unutmayalım ki, dilimiz bizim en
önemli hazinemizdir ve onu korumak bizim elimizdedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder