MEKTEBİN
SULTAN MÜDİRESİ
Kışın sert soğuğu
Bozkır'ın köylerini kuşatmıştı. Kışın yağan kar, Bozkır'daki yaşamı olumsuz
hale getirmiş, hayatı zorlaştırmıştı. Henüz gün doğmadan, karanlığın içinde
yalnızca birkaç evden yayılan ışık seçiliyordu. O ışıklardan biri de Sultan’ın
evinden geliyordu. Küçük yaşlardan itibaren öğrenmeye meraklı olan Sultan,
soğuğa aldırmadan gaz lambasının ışığında kitaplarını okurdu. O, sadece kendi
hayatını değil, çevresindekilerin hayatını da değiştirmeye kararlı, azimli bir
çocuktu.
Bozkır’ın küçük bir
köyünde dünyaya gelen Sultan, ilkokulu burada okudu. Köydeki imkânsızlıklar,
onun eğitim azmini kırmak yerine daha da güçlendirdi. Geleneklerin sıkı sıkıya
bağladığı bu coğrafyada, bir kız çocuğunun büyük hayaller kurması kolay
değildi. Ama Sultan, hayallerinin peşinden gitmekten asla vazgeçmedi. Eğitim
onun için yalnızca bir zorunluluk değil, bir özgürlük yoluydu. Ailesi ve köy
halkı, onun okumasına pek sıcak bakmasa da Sultan, her engeli aşarak
üniversiteye gitmeyi başardı. İstanbul’un kalabalık caddelerinde, bambaşka bir
hayatın içine dâhil oldu ve öğretmenlik mesleğini büyük bir aşkla benimsedi.
Mesleğe adım attığı ilk
günden itibaren, öğrencilerine yalnızca bilgi aktarmakla kalmadı; onlara umut,
cesaret ve inanç aşıladı. Onların geleceği için gece gündüz demeden çalıştı.
Zamanla başarısı dikkat çekti ve yönetici pozisyonlarına yükseldi. Artık sadece
bir öğretmen değil, eğitime yön veren bir liderdi. Öğrencileri için yeni
fırsatlar yaratmaya özen gösterdi. Yurt dışı eğitim projeleri geliştirdi,
onları farklı kültürlerle buluşturmak için uluslararası programlara
katılmalarını sağladı. Okulda sanat, spor ve bilim alanlarında çeşitli
etkinlikler düzenleyerek her öğrencinin yeteneğini keşfetmesine ve
geliştirmesine katkıda bulundu. Ders saatleri dışında öğrencilerine ekstra
zaman ayırarak, onların kişisel gelişimlerini yakından takip etti.
Sultan, işinde olduğu kadar özel hayatında da disiplinli ve sorumluluk sahibiydi. Sabahın erken saatlerinde kalkıyor, önce evini toparlıyor, ardından büyük bir titizlikle işine hazırlanıyordu. Dış görünümüne önem veriyor, özenle seçtiği kıyafetleriyle her zaman zarif ve kendinden emin bir duruş sergiliyordu. Çevresiyle güçlü iletişim kuruyor, herkesin gönlünü kazanıyordu. Ancak zaman zaman sert mizaçlı ve duygusal tepkiler veren yönüyle de tanınıyordu. Merhametli olduğu kadar, gerektiğinde sert olabilen bir karaktere sahipti.
Sultan, makamından çok
okul koridorlarında, öğretmen odasında ve sınıflarda vakit geçirirdi.
Öğretmenlerini, öğrencilerini, velilerini ve personelini dinleyerek onlara
güven verirdi. Olumlu bir okul iklimi oluşturmayı hedeflerdi. Öğretmenlerinin
potansiyelini en iyi şekilde ortaya koyabilmeleri için onları motive ederdi.
Evliliği ise onun için
ayrı bir mücadele alanıydı. Eşiyle zaman zaman meslekleri nedeniyle rekabete
girse de sevgi ve saygıyı hep ön planda tutarak bu zorlukların üstesinden
gelmeye çalışıyordu. Hem iyi bir yönetici hem de sevgi dolu bir anne ve eş
olabilmek için büyük çaba harcıyordu. İki kızına güçlü bir gelecek sunmak,
onları en iyi şekilde yetiştirmek için gecesini gündüzüne katıyordu. Onların
eğitim alması, özgüvenli ve başarılı bireyler olarak yetişmesi Sultan’ın en
büyük hayaliydi. Çalıştıkça yorulduğu anlar oluyordu ama annelik içgüdüsü,
çocuklarının geleceği için durmadan çırpınan yüreğini hep diri tutuyordu.
Sultan’ın hikâyesi, küçük
bir köyde başlayıp büyük şehirlerde şekillenen bir başarı öyküsüydü. O,
yalnızca kendi kaderini değiştirmekle kalmıyor, dokunduğu herkesin hayatına
ışık oluyordu. Bugün yetiştirdiği öğrenciler ve güçlü bireyler olarak hayata
hazırladığı kızları, onun izinden yürümeye devam ediyordu. Sultan’ın açtığı
yollar, sadece onun değil, ona inanan herkesin başarısını simgeliyordu. Sultan,
çalışkanlığı, azmi ve sevgisiyle "Mektebin Sultan Müdiresi" unvanını
hak etmiş bir kadındı. Bu hikâye, sadece bir kadının başarısını değil, aynı
zamanda eğitim ve azmin gücünü de anlatmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder