17 Şubat 2025 Pazartesi

ANLAMAK

ANLAMAK

‘Emek Ve Samimiyet İşi’

Sezai Karakoç’un şu sözü, insan ilişkilerinin en önemli noktalarından birini anlatır: “Anlamak masraflı iştir; emek ister, gayret ister, samimiyet ister. Yanlış anlamak kolaydır oysa. Biraz kötü niyet, biraz da cahillik kâfidir…” Bu söz, bizlere anlamanın ne kadar değerli ve zor, yanlış anlamanın ise ne kadar kolay olduğunu hatırlatır. Peki, gerçekten de anlamak neden bu kadar zor? Neden yanlış anlamak bu kadar kolaydır?

Anlamak, sadece bir şeyi duymak veya görmek değildir. Gerçek anlamda anlayabilmek için hissetmek, düşünmek ve içten bir çabayla dinlemek gerekir. Bir arkadaşımızın ne hissettiğini, neden böyle düşündüğünü anlamak için sabır göstermeliyiz. Onun yaşadığı olayları, duygularını ve düşüncelerini öğrenmek, duygudaşlık kurmak ister. İnsanlar farklı geçmişlere, farklı deneyimlere sahiptir. Bir insanın duygularını ve düşüncelerini anlamak için onun gözünden dünyaya bakmayı öğrenmek gerekir. Bu ise sadece dinlemekle değil, gerçekten ilgilenmekle mümkündür.

Anlamak, çaba gerektirir. Bazen bir kitabı sonuna kadar okumak, bazen bir arkadaşımızı dikkatlice dinlemek, bazen de kendi önyargılarımızı sorgulamak anlamanın yollarından biridir. Eğer içtenlikle dinlemezsek, karşımızdaki kişinin ne demek istediğini gerçekten anlamamız mümkün olmaz. Samimiyet ve içtenlik olmadan, anlamak yüzeysel kalır. Karşımızdakinin kelimelerini duymak yeterli değildir; onun ruhunu, düşüncelerini ve niyetini de anlamamız gerekir.

Ama yanlış anlamak çok daha kolaydır. Bir cümlenin sadece bir kısmını duyup yanlış yorumlamak, birisini hiç tanımadan hakkında karar vermek, olayları çarpıtmak… İşte bunlar, yanlış anlamanın en yaygın yollarıdır. Çoğu zaman bir insanı dinlemeden, onun gerçekten ne anlatmak istediğini düşünmeden hemen yargılarız. Bu, insan ilişkilerinde en büyük hatalardan biridir. Yanlış anlamak, insanlar arasında güveni sarsar, dostlukları zedeler ve iletişimi koparır. Hatalı yargılar, insanların birbirinden uzaklaşmasına, önyargıların artmasına neden olur. Bu nedenle yanlış anlamaya karşı dikkatli olmalı, hemen hüküm vermek yerine dinlemeye ve düşünmeye zaman ayırmalıyız.

Peki, neden yanlış anlamak bu kadar yaygındır? Çünkü insan, kendi düşüncelerine, inançlarına ve alışkanlıklarına sıkı sıkıya bağlıdır. Oysa anlamak için, önyargılarımızı bir kenara bırakmamız gerekir. Bir başkasının gözünden bakmak, onun yerine kendimizi koymak kolay değildir. Ama eğer gerçekten anlamak istiyorsak, bunu yapmalıyız. Bu, konfor alanımızdan çıkıp, başkalarının dünyasına adım atmak demektir. Kolay olan kendi bildiklerimize, kendi doğrularımıza sıkı sıkıya sarılmaktır. Ama gerçek anlayış, başkalarının bakış açısını kabul etmekten ve farklı görüşlere açık olmaktan geçer.

Sezai Karakoç’un dediği gibi, anlamak masraflıdır. Zaman, emek ve içten bir çaba gerektirir. Ama bu çaba, insanları birbirine yakınlaştırır, dostlukları güçlendirir, toplumu daha sağlam hale getirir. Eğer gerçekten anlamak istiyorsak, sabırlı olmalı, önyargılarımızdan kurtulmalı ve dinlemeye açık olmalıyız. Ancak o zaman birbirimizi gerçekten anlayabilir ve daha güçlü ilişkiler kurabiliriz. Anlamaya çalışmak, insan olmanın bir gereğidir. Kendi düşüncelerimize hapsolmadan, başkalarının dünyasını keşfetmek, hem bireysel hem de toplumsal olarak bizi daha bilinçli, daha duyarlı ve daha güçlü hale getirir.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder