13 Şubat 2025 Perşembe

SORGULANMAMIŞ BİR HAYAT, YAŞANMIŞ SAYILIR MI?

SORGULANMAMIŞ BİR HAYAT, YAŞANMIŞ SAYILIR MI?

Düşünmek, sorgulamak ve anlam aramak… İnsan olmanın en önemli özelliklerinden biri budur. Antik Yunan filozofu Sokrates’in “İncelenmemiş, sorgulanmamış bir hayat, yaşanmış bir hayat değildir.” sözü de bize bunu anlatıyor. Peki, gerçekten de sorgulamadan yaşarsak ne olur? Hayatın akışına kapılıp gider miyiz, yoksa kendi yolumuzu mu çizeriz? Gelin, birlikte düşünelim.

Sorgulamak, bir şeyin neden ve nasıl olduğunu merak etmektir. Sadece var olan bilgiyi kabul etmek yerine, onun doğruluğunu araştırmak, bizi daha bilinçli bireyler yapar. Mesela, büyük Türk bilginlerinden İbn Sina, hastalıkların sebeplerini sorgulamasaydı, tıp alanında çığır açan keşifler yapamazdı. Aynı şekilde, Ali Kuşçu gökyüzüne merakla bakıp sorgulamasaydı, astronomi bilimine katkı sunamazdı. İşte sorgulamak, bilim ve gelişimin temel taşıdır.

Türk-İslam medeniyeti de sorgulamaya büyük önem vermiştir. Mevlâna “Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır.” diyerek düşünmenin ve anlamanın önemine vurgu yapar. Yunus Emre ise “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir.” derken, insanın önce kendini tanıması gerektiğini hatırlatır. Kendi hayatımızı sorgulamazsak, neye değer verdiğimizi, hangi yolda ilerlemek istediğimizi nasıl bilebiliriz?

Türkiye Yüzyılı Maarif Eğitim Modeli de bu anlayışı benimseyerek, öğrencilere sadece bilgiyi ezberletmeyi değil, onu sorgulatmayı ve yorumlatmayı amaçlar. Mesela, tarih dersinde sadece Osmanlı Devleti’nin yükselişini ezberlemek yerine, “Osmanlı neden bu kadar güçlü oldu?” ya da “Bu başarıda hangi değerler etkiliydi?” gibi sorular sormak, konuyu daha iyi kavramamızı sağlar. Çünkü sorgulamak, öğrenmeyi kalıcı hale getirir.

Peki, sorgulamadan yaşarsak ne olur? Hayatı sorgulamayan biri, rüzgârın sürüklediği bir yaprak gibi olur. Nereye gittiğini bilmeden yaşamak, insanın kendi yolunu çizmesini engeller. Oysa sorgulayan insanlar kendi hedeflerini belirler, hayatlarına yön verirler. Tıpkı Fatih Sultan Mehmet’in, “İstanbul’u neden fethetmeliyim?” sorusunu kendine sorup, çağ açıp çağ kapatması gibi. Eğer o da sadece var olanla yetinseydi, tarih sahnesine adını altın harflerle yazdıramazdı.

Hayatı anlamlı kılmanın en önemli yollarından biri sorgulamaktır. Bilimin, medeniyetin ve kişisel gelişimin temeli, merak etmek ve araştırmaktır. Türkiye Yüzyılı Maarif Eğitim Modeli de bu anlayışı destekleyerek, öğrencilerin sorgulayan, düşünen ve üreten bireyler olmalarını amaçlıyor. Unutmayalım ki, sorgulanmamış bir hayat, yaşanmış bir hayat değildir! Hayatımızı değerli kılmak için her zaman merak etmeli, sorgulamalı ve öğrenmeliyiz.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder