BÜYÜK MİLLETLERİN DUYGULARI
Bir milletin büyüklüğü
sadece sahip olduğu topraklarla veya ekonomik gücüyle ölçülmez. Asıl büyüklük,
o milletin ortak duygularında, inançlarında ve kültüründe saklıdır. “Büyük bir milletin duyguları ölçülü,
düzenli ve devamlıdır.” Çünkü milletleri ayakta tutan, bireylerin ortak
hisleri, değerleri ve idealleridir. Peki, duyguların ölçülü, düzenli ve devamlı
olması ne anlama gelir? Bu, bir milletin geçmişini unutmadan geleceğe
yönelmesi, heyecanlarını bir anlık öfkeye veya geçici heveslere kurban etmemesi
demektir.
Türkiye Yüzyılı Maarif
Eğitim Modeli, bireyin sadece akademik gelişimini değil, duygu ve düşünce
dünyasını da şekillendirmeyi amaçlar. Bu model, insanı ruh ve akıl bütünlüğü
içinde ele alarak, vatan sevgisini, adaleti, sorumluluk duygusunu ve irfanı ön
planda tutar. İşte bu noktada, duyguların ölçülü, düzenli ve devamlı olması,
güçlü bir milletin en önemli özelliklerinden biridir.
Tarih boyunca büyük
milletler, zor zamanlarda dahi duygularını kontrol etmeyi ve bilinçli hareket
etmeyi başarmışlardır. Osmanlı Devleti, yüzyıllarca birçok farklı kültürü bir
arada yaşatmış, adalet anlayışıyla insanlığa örnek olmuştur. Fatih Sultan
Mehmet, İstanbul’u fethettiğinde halkına zarar vermek isteyen askerlere, “Bundan sonra onların canı da malı da bize
emanettir.” diyerek adalet ve merhametin ölçüsünü göstermiştir. Bu duygu ve
düşünce düzeni olmasaydı, Osmanlı üç kıtaya yayılan bir devlet haline gelebilir
miydi?
Duyguların düzenli
olması, bireylerin ve toplumların bilinçli hareket etmesini sağlar. Mehmet Akif
Ersoy’un İstiklal Marşı’nda vurguladığı gibi:
"Kim
bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda
fışkıracak, toprağı sıksan şüheda!"
Bu dizelerde anlatılan,
milletin sahip olduğu büyük vatan sevgisidir. Ancak bu sevgi, sadece bir
heyecandan ibaret değildir. Bilinçli, sorumlu ve devamlı bir bağlılıktır. Bir
milletin bağımsızlık mücadelesini sürdürebilmesi, sadece anlık duygularla
değil, düzenli ve ölçülü bir iradeyle mümkündür.
Maarif Eğitim Modeli’nin temel ilkelerinden biri olan “irfan sahibi insan yetiştirme” anlayışı, tam da bu noktada devreye girer. Bilgi sahibi olmak yeterli değildir; bilgiyi, irfanla, duygu derinliğiyle ve milli bilinçle harmanlamak gerekir. İşte bu yüzden büyük milletler, geleneklerine ve değerlerine bağlı kalarak geleceğe yürürler.
Duyguların devamlı
olması, bir milletin geçmişiyle bağını koparmadan, geleceğe sağlam adımlarla
ilerlemesi demektir. Bir toplum, ne zaman duygularında istikrarlı olursa, işte
o zaman gerçek anlamda güçlü bir medeniyet kurabilir. Bugün Türkiye, bilimde,
sanatta, teknolojide ilerlemek için çalışırken aynı zamanda geçmişten gelen
milli ve manevi değerlerine de sahip çıkmaktadır. Yahya Kemal Beyatlı'nın
dediği gibi: "Kökü mazide olan âtiyiz."
Bir milletin duyguları ölçülü, düzenli ve devamlı olduğunda, o
millet asla sarsılmaz. Eğitim sistemimiz de işte bu bilinci kazandırmalıdır.
Maarif Eğitim Modeli, bireyleri sadece bilgiyle değil, duygu ve düşünce
derinliğiyle de yetiştirmeyi hedefler. Çünkü büyük milletler, büyük duygulara
sahip insanlarla var olur.
Öyleyse biz de,
duygularımızı anlık tepkiler yerine bilinçli bir bağlılıkla, milli
değerlerimize sahip çıkarak ve sürekli gelişerek yönlendirmeliyiz. Ancak bu şekilde,
geleceğe sağlam adımlarla ilerleyen bir millet olabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder