SONSUZ BİLGELİK
MÜHRÜ
İstanbul’un Zeyrek semtindeki bilgeliğin kaynağı bir zamanlar Hikmet
Yıldızı olarak adlandırılan kadim bir ilim ve sanat ışığıydı. Ancak bir
gün, Zamanın Gölgesi bu yıldızın parlaklığını söndürdü, tüm kelimeleri susturdu
ve şehir unutuluşa sürüklendi.
Arda, kütüphane raflarında araştırma yaparken, eski Kadim Şura Kitabı’na
rastladı. Kitabın kapağı, ilahi bir mühürle kapatılmıştı. Ancak mühür
solmuştu—bu, bir şeylerin ters gittiğine işaretti.
Sayfalardan biri, göğe açılan bir kehaneti fısıldıyordu:
"Bir yıldız sönerse, bir kahraman doğmalı. Sonsuz Bilgelik Taşı yeniden
ışık saçmalı, yoksa bilgelik karanlıkta kaybolacak..."
Bu yıldızı kim söndürmüştü? Ve neden tam da Arda bu kehaneti okumuştu?
Arda, kaybolan hikmeti geri getirmek için Kadim Kozmik Medrese’ye
doğru yola koyuldu. Ancak buraya girmek için Nur Kapısı’nın mühürlerini
çözmek zorundaydı.
Kapının üzerindeki işlemeler ona yol gösterdi:
- Ceviz
ve hurma, ilimle düşünceyi birleştirerek kapının ilk
anahtarını açtı.
- Zeytin
ve nar, sanatın ruhunu uyandırarak ikinci mühürü çözdü.
- Bal ve
yoğurt, insanları tekrar neşeyle buluşturarak son
geçidi açtı.
Arda tam içeri girecekken Gölgeler Meclisi ortaya çıktı. Bu kadim
varlıklar, İstanbul’un hikmetini tamamen unutturmak için Zamanın Kara Mührü
’nü kullanıyordu. Eğer mühür tamamlanırsa, geçmiş ve gelecek sonsuza dek
birbirinden kopacaktı!
Tam o sırada, Alevnur—zamandan gelen bilgelik koruyucusu—ışık içinde
belirdi.
"Gölgeler seni durduramaz, Arda. Ama bilgelik sadece kelimelerle
değil, ruhla da korunmalı. Senin Sonsuz Kalem’i bulman gerek!"
Arda ve Alevnur, Zamanın Efendisi Sührab’ın huzuruna çıktılar. Astral
Kalem, Arda’nın eline sunuldu.
"Bu kalemi sadece unutuluşa karşı kullanabilirsin," dedi
Sührab. "Ama dikkat et! Kelimelerin gücü zamanı şekillendirir. Eğer
yanlış bir satır yazarsan, gölgeler sonsuza kadar hüküm sürebilir."
Gökyüzü sarsıldı. Unutuluş Kitabı açıldı. Eğer Karakuşlar Tarikatı
kitabı tamamlayabilirse, tüm hikmet ve sanat sonsuza dek yok olacaktı.
Arda, Astral Kalem ile yazmaya başladı.
- Mevlânâ’nın
öğütleri, ışık olup gölgeleri dağıttı.
- Hacı
Bektaş’ın sözleri, bilgeliği yeniden canlandırdı.
- Yunus’un
dizeleri, şehirde yankılanarak İstanbul’a yeniden ruh
kazandırdı.
Yıldızlar parladı, Sonsuz Bilgelik Taşı ışığını yaydı, gölgeler çöktü,
zaman tekrar akmaya başladı!
Arda artık sadece bir çocuk değildi. Kutsal Mühürlerin Koruyucusu
olmuştu.
Şeyh Sührab ona fısıldadı:
"Sen artık hikmetin yol göstericisisin. Zaman sana emanet."
Alevnur ise bilge bir gülümsemeyle ekledi:
"Ama yıldızlar her zaman yeni hikâyeler anlatır. Bir gün, yine
çağrılacaksın."
Ve Arda, kadim İstanbul’un bilgelik ışığında yürüyen kahramanı oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder