23 Mayıs 2025 Cuma

KAYIP ZAMANIN SATICISI

KAYIP ZAMANIN SATICISI

İstanbul, yalnızca binalardan, caddelerden ve vapur seslerinden ibaret değildir. Bu şehir, geçmişin izlerini saklayan, eski zamanların sırlarını fısıldayan büyülü bir yerdir. İşte bu büyülü şehirde, kimsenin tam olarak tanımadığı gizemli biri yaşardı. Ona “Kayıp Zamanın Satıcısı” derlerdi.

Kimdi bu adam? Ne satar, ne alırdı? Hiç kimse tam bilmezdi. Ama bazı geceler Galata’nın taş sokaklarında yürürken, cüppesinin ucunu sürüyerek ilerleyen bir adam görürseniz, işte o oydu. Omzunda eski bir çanta taşırdı; içinde zamanı hatırlatan eşyalar vardı: Bozulmuş saatler, boş defterler, solmuş fotoğraflar…

İnsanlar ona yaklaşır, fısıltıyla sorular sorarlardı:
— “Zamanı geri alabilir misin?”
Satıcı ise sadece hafifçe gülümser, şu cevabı verirdi:
— “Zaman geri gelmez, ama hatıralar canlanabilir.”

‘Gizemli Mesaj’

Bir gece, Azapkapı’da yürürken, terk edilmiş bir aynanın yüzeyinde parlayan garip bir yazı gördü:
“Unutulmuş pasajın kitabını bul.”
Bu bir işaretti! Satıcı hemen yoluna devam etti. Çünkü İstanbul ona bir sır vermişti ve bu sırrı çözmek onun göreviydi.

‘Sahaflar Çarşısı’nda Saklı Kitap’

Ertesi gün, Beyazıt’taki eski kitapçılar arasında dolaşmaya başladı. Raflar toz içindeydi, ama sonunda aradığı kitabı buldu. Kapağı solmuş, sayfaları bomboştu. Ama kapağında şu cümle yazılıydı:
“Hikâye eksik. Onu tamamlayacak kişi sensin.”

Satıcı kitabın sayfalarını çevirdiğinde bir ses duydu, sanki çok uzaklardan gelen bir fısıltıydı:
— “Zamanı kurtarmak için unutulanı hatırla.”

‘Sisler İçindeki Gemi’

Kitap, onu İstanbul’un eski limanlarına yönlendirdi. Sisler içinde, terk edilmiş eski bir gemi duruyordu. Satıcı, gıcırdayan tahtaların üzerinden yürüyerek içeri girdi. Geminin ortasında eski bir sandık vardı. Onu açtığında, içinden yine bir kitap çıktı. Ama bu kitap, zamanı saklayan gizemli bir anıyı taşıyordu.

Sayfalarına dokunduğu anda şehir değişmeye başladı. Galata’nın duvarlarına eski yazılar yansıdı. Aynalardan geçmişin görüntüleri belirdi. Fakat kitapta hâlâ bir cümle eksikti. En önemli cümle:
“Bir şehir, hatırlayanlarla yaşar.”

Satıcı kitabı alıp yeniden yola çıktı. İstanbul’un her köşesinden fısıltılar duyuyordu artık. Geçmişin sesleri, eski çocuk kahkahaları, kaybolmuş ezgiler… Ve sonra, Galata’da bir pasajın köşesinde yaşlı bir sahafla karşılaştı.

— “Eksik olanı tamamlamak için geldin, değil mi?” dedi sahaf.
Satıcı başını salladı. Kitabın son sayfasına kalemle şu cümleyi yazdı:
“Ve şimdi, hikâye yeniden doğdu.”

O sabah İstanbul farklı uyandı. Sanki rüzgâr eski şarkıları taşıyor, duvarlar fısıltılarla konuşuyordu.
Satıcı kitabı sahafa bıraktı. Artık başka biri onu bulacak, hikâyeye kendi satırlarını ekleyecekti. Çünkü İstanbul’un hikâyesi hiç bitmezdi.

Ve belki bir gün sen de o kitabı bulur, kendi cümleni yazarsın.
Kim bilir, belki sen de bir gün bir zaman satıcısına dönüşürsün…

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder