İÇİNE BAKABİLEN İNSAN
Eyüp, 7. sınıfa giden, derslerinde başarılı ama duygularını kontrol etmekte
zorlanan bir öğrenciydi. Sınıf arkadaşları onu zeki bulsalar da, onunla
tartışmaktan çekinirlerdi. Çünkü Eyüp, eleştirilince çabuk sinirleniyor, bazen
arkadaşlarını kırabiliyordu. Kendisi de bu durumdan memnun değildi ama neden
böyle olduğunu bir türlü anlayamıyordu.
Bir gün Türkçe öğretmeni, öğrencilere “Kendini tanı” konulu bir yazı ödevi
verdi. Eyüp, akşam masasına oturdu, defterini açtı ama kalemi bir türlü
oynatamadı. “Ben kimim?” diye düşündü. “Sadece derslerde başarılı olan biri
miyim? Neden arkadaşlarımla sorun yaşıyorum? Gerçekten ne istiyorum?”
Ertesi gün okul çıkışında öğretmenine yaklaştı ve içtenlikle, “Hocam, ben
kendimi pek tanımıyorum galiba,” dedi. Öğretmeni gülümsedi:
“Eyüp,” dedi, “kendini tanımaya başlamak, işte bu soruları sormakla olur.
Sokrates’in dediği gibi: ‘Kendini bilmek tüm bilgeliğin başlangıcıdır.’
Ama bizim kültürümüzde bu daha da derin bir anlam taşır. ‘Kendini bilen,
Rabbini bilir.’ Yani insan, içindeki özellikleri, zayıf ve güçlü yanlarını
tanıdıkça Allah’ın onu nasıl bir amaçla yarattığını da daha iyi kavrar.”
Bu sözler Eyüp’ün aklında yankılandı. O akşam eve dönerken okulun yanındaki
kütüphaneye uğradı. Tesadüfen eline aldığı bir kitapta yine aynı sözle
karşılaştı: “Kendini bilen, Rabbini bilir.” Altında da şu açıklama
yazılıydı: “İnsan, kendini tanıyarak yaradılışındaki hikmeti fark eder. Nefsini
anlayan, Yaradan’ını da daha iyi kavrar.”
Eyüp, o gece odasında sessizce düşündü. Aynaya baktı ama bu kez sadece
yüzünü değil, içini görmeye çalıştı. “Ben niye bu kadar çabuk öfkeleniyorum?
Başkalarının eleştirilerine neden dayanamıyorum?” sorularını sordu. İşte o an,
kendini tanımanın ne demek olduğunu ilk kez fark etti.
Günler geçtikçe Eyüp’ün davranışları değişmeye başladı. Bir arkadaşına
kırıcı bir şey söylediğinde hemen özür diliyor, sporda başarısız olduğunda pes
etmiyor, nedenlerini araştırıyordu. Öğretmenleri onun bu farkındalığını takdir
etti. Artık Eyüp sadece ders başarısıyla değil, olgun tavırlarıyla da dikkat
çekiyordu.
Yılsonuna doğru sınıf panosunda “En Düşünceli Öğrenci” seçildi. Türkçe
öğretmeni, onu tebrik ederken şöyle dedi:
“Eyüp, sen kendini tanımaya başladığın günden beri değiştin. Bu gerçek
başarıdır. Çünkü kendini tanıyan, hem hayatı hem de Yaradan’ını daha iyi
anlar.”
Eyüp o gün, yalnızca bir yazı yazmamış, hayatına yeni bir yön vermişti.
Artık biliyordu: Bilgelik sadece bilgiyle değil, içe bakmakla, kendini
anlamakla başlardı.
Ve gerçek rehberlik, insanın hem kendisini hem de onu Yaratan’ı tanımasıyla
mümkündü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder