“Kalbinle düşün, emeğinle üret, insanlığın hayrına yaşa.”
Sabahları okul servisini beklerken gökyüzüne bakan kaç kişi kaldı? Veya bir
çocuğun sokaktaki kediyi beslerken duyduğu sevinci fark eden? Hepimiz, zaman
zaman tek bir şeye odaklanıyoruz: sınavlar. Deneme sınavı, yazılı, TEK, LGS,
YKS… Sınavlar hayatımıza yön veriyor gibi görünüyor. Ama unutuyoruz: Hayat,
yalnızca sınavlardan ibaret değildir.
Sınavlar elbette önemli. Kendimizi denediğimiz, öğrendiklerimizi ortaya
koyduğumuz birer durak onlar. Ama hayat, bu durakların ötesinde uzanan bir
yolculuktur. Bu yolculukta yalnızca bilgi değil; merhamet, sabır, dostluk,
inanç ve umut da gerekir. İşte Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli bize tam da
bunu söylüyor: İnsanı sadece akademik başarıyla değil, bir bütün olarak
yetiştirmeliyiz.
Düşünelim…
Bir yaşlıya otobüste yer vermek, bir arkadaşımız üzgünken yanında durmak,
annemizin sofrasına yardım etmek, Türk kahvesi pişirirken sabrı öğrenmek…
Bunların hiçbiri sınav sorusu olmayacak belki. Ama hayatın gerçek sınavları
tam da bunlardır. Çünkü insan, sadece zekâsıyla değil, vicdanıyla da yol
alır.
Mevlânâ’nın şu sözü çok şey anlatır:
"Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm,
içinde insan yok."
Hayat, insana yakışır biçimde yaşanmalıdır. Yüksek teknolojiye sahip olsak
da vicdanımızı yitirmişsek eksik kalırız. Türkiye Yüzyılı’nın hedefi;
teknolojiyi kullanan ama teknolojiye esir olmayan, kalbiyle düşünen, üretken
ama erdemli gençler yetiştirmektir. Bu modelde, sadece "en iyi sınav
sonucu" değil, "en güzel ahlak" da başarı sayılır.
Bugünün gençleri olarak, hayatı sadece test kitaplarına sıkıştırmak bize
yetmez. Mahallede top oynayan çocuklara selam vermek, Karadeniz türkülerinde
sabrı, Dede Korkut hikâyelerinde cesareti öğrenmek, Aşık Veysel’in sazında
sabrı dinlemek… İşte bu da bir eğitimdir. Hayatın içinden öğrenmek, okul
sıralarından öğrenmek kadar değerlidir.
Bazen sosyal medyada gördüğümüz başarı hikâyeleri bize şunu düşündürür:
“Ben yeterince iyi değil miyim?” Ama unutma; herkesin yolculuğu farklıdır. Kimi
erken başlar, kimi geç. Kimi koşar, kimi adım adım yürür. Ama her biri
kıymetlidir. Sınavlar, seni tanımlamaz. Sen, kalbinle ve gayretinle
tanımlanırsın.
Ve unutma: Kitaplardan öğrendiklerin kadar hayatın sana öğrettiklerine
de kulak ver. Çünkü asıl başarı, sadece bilgili olmak değil; iyi,
merhametli ve faydalı bir insan olabilmektir.
Son Söz:
Kendi yolunu çizmekten korkma. Sınavlar geçer, notlar silinir. Ama senin
birine dokunduğun o güzel söz, verdiğin o içten destek, gülümsediğin o an hayatın
asıl anlamını oluşturur. Çünkü hayat, kalpten kalbe akan bir ırmaktır.
Bu yüzden, kitap okurken gökyüzüne bakmayı,
hedeflerine koşarken insan kalmayı,
başarıyı kovalamaktan önce iyiliği çoğaltmayı unutma.
Hayat, bir sınav değil;
Hayat, içten bir dua gibi yaşanması gereken uzun bir yolculuktur.
Ve sen, bu yolculukta yürümeye değil; iz bırakmaya geldin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder