3 Ağustos 2017 Perşembe

SENDİKALAR DÖNEMİ

SENDİKALAR DÖNEMİ
                                                                                                           EROL BATTAL
1.  Türkiye İlkokul Öğretmenleri Sendikası 1965 yılında Ankara’da kurulmuştur. Türkiye İlk-Sen,  İlk-Sen’lerin birleşmesiyle oluşmuştur. 30 000 üyesi olmuştur. Yani toplam ilkokul öğretmenlerinin 3/1’i .
Türkiye İlk-Sen’in üyeleri de ,  yöneticileri de ilkokul öğretmenleridir. 8 Haziran 1965'te 624 sayılı kanunla izin verilen sendika kurma hakkını memurlar çok cömertçe  kullandılar. 1970 yılına kadar 500 tane sendika kuruldu. Bunların en önemlilerin-den biriydi Türkiye İlkokul Öğretmenleri Sendikası.
Sendika aynı sorunları yaşayan insanların kurduğu bir birliktir. Bu birlik memurlarda devlete karşı oluşturulur. Sendika mensuplarının sosyal,  ekonomik,  kültürel ve hukukî hak ve çıkarlarını korur. Bu da çalışanlar için bir güvence olmuştur. O nedenle bu kadar çok sendika kurulmuştur.
Türkiye İlk-Sen Federasyonu 1970’te,  40’tan fazla il,  200’den fazla ilçede örgütlenmiştir.
T.Ö.S.’le birleşme çabaları olmasına rağmen 12 Mart 1970 muhtırası sonrasındaki kapatılmalarına kadar bu mümkün olmamıştır.
2.        Milliyetçi Öğretmenler Sendikası
1965 yılında Ankara’da kurulmuştur. İl ve ilçelerde şube açma yetkisine sahip olan sendika “Milliyetçi Öğretmenler Dernekleri ve Birlikleri”nin birleşmesiyle meydana gelmiştir.
Sendika kurulduğu 1965 den kapatıldığı 1971 e kadar birçok il ve ilçede örgütlenmiş ve faaliyetlerini sürdürmüştür. Sendika özellikle T.Ö.S. tarafından devletçi,  faşist ve sarı sendika olmakla itham edilmiş, Milliyetçi Öğretmenler Sendikası ise T.Ö.S. ’lüleri Marksist,  komünist  olmakla suçlamıştır.
Bu dönemde öğretmen sendikaları ideolojik ve siyasal kamplaşmaların içerisinde olmuşlardır. Sendikaların rekabet unsurlarından en önemlisi de birbirlerini ideolojik duruşlarla suçlamaları olmuştur. Bundan da zararı, çalışanlar ve sendikal yaşam görmüştür. 
3.        Türkiye Öğretmenler Sendikası (T.Ö.S.)
1965 de T.Ö.D.M.F. üyesi öğretmenler tarafından Ankara’da kurulmuştur. T.Ö.S.’ün kurucuları T.Ö.D.M.F. Kongresinde belirlenmiştir. 92 T.Ö.D.M.F. temsilcisiyle kurulan T.Ö.S.’ün yürütme kurulu üyeleri Fakir BAYKURT,  Dursun KUT,  Dursun AKÇAM,  Feyzullah ERTUĞRUL ve Hayrettin UYSAL ‘dır.
T.Ö.S.’ün Devrimci Eğitim Şurası,  Büyük Eğitim Yürüyüşü ve Büyük Öğretmen Boykotu gibi önemli etkinlikleri olmuştur. Eğitim kurultayı 5 gün sürmüş,  büyük yürüyüşe 30 000 kişi katılmıştır. Büyük boykota İlk-Sen’de katılmıştır. Boykota 109 000 öğretmen katılmış bunlar çeşitli cezalar almışlardır. Eyleme katılan çalışanlardan 50 000’i adli kovuşturmaya uğramış bunlar meslekten ihraç dahil çeşitli cezalar almışlardır.
T.Ö.S.,  öğretmen örgütlenmesine birçok kazanımlar sağlamıştır. Sendikacılığı meslek çıkarları üzerine mücadelenin, ötesine taşımıştır.
12 Mart Muhtırasıyla 22 Eylül 1971 de anayasa değişikliği ile T.Ö.S.’de diğer sendikalar gibi kapatılmıştır.
T.Ö.S. yöneticileri hakkında çeşitli davalar açılmıştır. Bu davalar genellikle beraatla sonuçlanmıştır.
T.Ö.S. mirasını 1971 den sonra başlayan dernekler dönemiyle birlikte  TÖB – DER ’e devretmiştir.
DERNEKLER DÖNEMİ
Darbe yönetimleri demokratik hayatın biçildiği dönemlerdir. Bugüne kadar ki bütün askeri darbelerde ilk tırpanlananlar sivil örgütler oldu.
Sivil örgütlerin kapatılmasıyla birlikte toplumun sesi kısılıyor. Hiçbir olumsuzluk tepki almıyor. Çünkü tepki gösterecek hiçbir kuruluş bırakılmıyor. Toplum kör,  sağır ve dilsiz bırakılıyor ne zaman ki darbenin baskıcı yönü ortadan kalkıyor bununla birlikte ancak darbenin topluma vermiş olduğu zararın boyutu ortaya çıkabiliyordu.
Her 10 yılda bir gerçekleştirilen darbelerle toplum ekonomik,  sosyal ve siyasal enkaza döndürülüyor. Ve bunun hesabı hiçbir şekilde sorulamıyor. Bugüne kadar anayasal düzeni silah zoruyla değiştiren hiçbir darbeci yargılanmamıştır.
Her darbe döneminde yoksulluk,  yolsuzluk,  hırsızlık artmış, ancak bunun hesabının sorulacağı kanallar darbe sonrası oluşturulan anayasalarla kapatılmıştır.
Darbelerin ve darbecilerin psikolojik baskısı hatta korkusu, darbe sonrası oluşturulan meclislerin başlarının üzerinde hep “Demokles’in kılıcı” gibi sallanmış ve hiçbir dönemde Meclisler darbecilerin yaptığı anayasalara dokunamamışlardır. Darbecilerin anayasasını, ancak yine başka darbeciler değiştirebilmiştir.
***
Ülkedeki hiçbir değişim vatandaş isteğiyle olmamıştır. Bütün demokratik ve ekonomik değişimler Batı dayatmasıyla meydana gelmiştir.
1936 – 1946 örgütlenme yasağının sona erdirilmesi ve çok partili hayata geçişle  kurulan dernekler, 1965 sonrası kurulan sendikalar, 1971 sonrası dernekler, 1990 sonrası kurulan sendikalar ya NATO ya da AB isteği doğrultusunda gerçekleştirilmek zorunda kalan emirlerle kurulmuştur. 12 Mart 1970  muhtırasıyla son verilen sendikal hayat 1971 den sonra derneklerle devam etmiştir.
Bu dönemde kurulan öğretmen derneklerinin başlıcaları :
1.        Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği  (TÖB-DER)
3 Eylül 1971 de T.Ö.S.’ün kapatılmasıyla ortaya çıkan boşluğu doldurmak için “Türkiye Öğretmenler Birliği”( T.Ö.B.) adıyla kurulmuştur. “Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği” adını 1972 de almıştır.
TÖB-DER 12 Eylül 1980 darbesiyle kapatıldığı zaman 670 şube ve 200 000 üyesinin olduğu söylenir,  ancak bu sayının abartılı olduğu da iddia ediliyor çünkü 1969 da Türkiye’deki öğretmen sayısı 162.764 iken sendikaların gösterdikleri üye sayıları,  üye olmayan öğretmenler dikkate alınmadan bile mevcut öğretmen sayısının çok üzerindeydi. TÖB-DER ’in  üyelerinin büyük çoğunluğunu ilkokul öğretmenleri oluşturuyordu. Bunda Köy Enstitüsü mezunu öğretmenlerin büyük bir rolü vardır.
Ancak şu da unutulmamalıdır ki öğretmen örgütlenmelerinin tamamında yaşadıkları şartların diğer guruplara oranla daha olumsuz olması nedeniyle her dönemde ilkokul öğretmenleri öncü olmuşlar ve örgütlenme oranları hep daha ağırlıklı olmuştur.
TÖB-DER hatırda kalan birçok etkinlik gerçekleştirmiştir. 15 günde bir yayınlanan “TÖB-DER” adıyla bir dergi çıkarmışlardır.
TÖB-DER  12 Eylül 1980  darbesiyle birlikte kapatılmıştır. Yöneticileri hakkında davalar açıldı ve çeşitli hapis cezalarına çarptırıldılar.
2.        Ülkücü Öğretim Üyeleri ve Öğretmenler Derneği      (Ülkü - Bir)
1971 yılında Ankara’da kurulmuştur. Her kademedeki eğitim çalışanı ile birlikte  öğretmen yetiştiren okulların son sınıf  öğrencilerini de üye olarak kabul etmiştir. Derneğin kurucularından bazıları Doç. Dr. Recep DOKSAT,  Fethi GÖZLER,  Prof. Dr. Cengiz ULUCAY,  Mustafa YILMAZ vs.
Toplam üye sayısının 78 000 olduğu söylenir. Hakkari ve Tunceli hariç bütün iller ve birçok ilçede 330 şubesi  vardı.
Aylık “Ülkü-Bir”  adıyla bir gazete,  üç ayda bir “Milli Eğitim” adıyla bir dergi çıkarıldı. Derneğin ayrıca yayınlamış olduğu kitap ve broşürleri de  vardır. Dernek yine diğer demokratik örgütler gibi 12 Eylül 1980 darbesiyle kapatılmıştır.
3.        Tüm İlköğretim Müfettişleri Derneği  (TİM-DER)
1971’de kurulmuştur. Üyeleri ilköğretim müfettişlerinden oluşmaktadır.
Dernek kendi düşüncelerini üç ayda bir yayınladığı TİM-DER  adındaki dergiyle açıklamıştır. TİM-DER ’in 1700 üyesinden sadece iki tanesi kadındır.  Müfettişlerin %90 ı TİM-DER ’in üyesiydi. TİM-DER ’de diğer dernekler gibi 12 Eylül’le birlikte kapatılmıştır. 
4.        Hürriyetçi Öğretmenler Yardımlaşma ve Dayanışma Birliği (HÜR-ÖĞRETBİR)
1975'te kurulmuştur. Derneğin isminin başına “HÜR” kelimesi 1978 de getirilmiştir. Genel Merkezi Ankara’dadır.
Genel başkanı  Dr. Saim KAPTAN dır. Derneğin 11 500 üyesi vardır. Üyelerin %10 u kadındır. Üyelerin diğer öğretmen derneklerinde olduğu gibi çoğunluğu ilkokul öğretmenidir.
Öğretmen örgütlenmelerine her dönem ve aşamada en ilgisiz  olanlar her zaman Yüksek Öğretim Kurumlarındaki öğretim üyeleri olmuştur. Bu durum HÜR-ÖĞRETBİR üyeleri içinde aynı olmuştur. Dernek 16 il ve 43 ilçede örgütlenebilmiştir. Ayrıca üç ayda bir yayınlanan  ÖĞRET-BİR adında sürekli bir yayını vardı.
5.        Mefkureci Öğretmenler Derneği (MEF-DER)
Bütün öğretmenlerin üye olabildiği dernek Mayıs 1975 yılında kurulmuştur. Genel merkezi Ankara’dadır. Amacı öğretmenler arasında meslekî birlik ve dayanışmayı sağlamak için bütün öğretmenleri “Milli Mefkure” etrafında toplamaktır. Bazen her ay, bazen de iki ayda bir yayınlanan MEF-DER adında bir dergi çıkarmışlardır.
MEF-DER  15 000  üyeye sahiptir. Üyelerinin çoğunluğu milli ve muhafazakâr değerlere sahip kimselerdir.
Bunların dışında da birçok öğretmen derneği kurulmuş ancak bunlar pek taban bulamamışlardır.  Birer tabela derneğinin ötesine geçememişler ve hepsi 12 Eylül 1980  askeri darbesiyle birlikte kapatılmışlardır.
Bugün  bunların devamı sayılabilecek sendikalar 1990 yılıyla birlikte kurulmuşlardır.
TÖB-DER ‘i              EĞİTİM-SEN
MEF-DER ‘i             EĞİTİM-BİR-SEN
ÜLKÜ-BİR ‘i            TÜRK-EĞİTİM-SEN birçok benzer yönüyle devam ettirmektedir.
Bunun manası örgütlenmek insanın doğasında var olan bir özelliktir. Ne kadar engel olmaya çalışılsa da bunun önüne geçmek mümkün değildir.
Bu örgütlerin varlıkları birer milli servettir. Her kapatıldıklarında bütün birikimleri heba edilmektedir. Bu birikimler hem eğitimin kalitesini yükseltecek tecrübe ve bilgi, hem de ekonomik servetleridirler. Örgütlerin varlıklarının bir kalemde silinmesinin hesabını herhalde tarih soracaktır.
Bütün örgütlenmelerin kurallarını koyan, denetlemelerini yapan devlet,  eğer yanlış yapılıyorsa bu yanlışların faturasını çıkaracağı mevkileri,  makamları,  kurumları hesaba çekmelidir.
Kapatılmalarında hiçbir sorumluluğu olmayan, kapatılmalarını gerektirecek hiçbir suçları olmayan örgütleri kapatmak, varlıklarına el koymak, sadece her ay düzenli olarak aidatlarını ödeyen üyeleri ve toplumu cezalandırmaktır. Eğer yasal bir örgüt, yanlış yapıyorsa bu yanlışta bu örgütün yasasını düzenleyen,  tüzüğüne onay veren,  işleyişini denetleyen,  kongrelerini takip eden kurumların hiçbir suçu yok mudur? Bu güne kadar on binlerce dernek,  sendika,  vakıf,  siyasî parti kapatılmıştır. Bunların suçlarından,  yanlışlarından dolayı sorgulanmış,  cezalandırılmış hiçbir devlet yetkilisi veya kurumu olmuş mudur? Bunun araştırılması sorgulaması yapılmış mıdır ?
Bu sorunun cevabı, hayır hayır… Çünkü kapatılan hiçbir örgüt suçundan ötürü kapatılmamıştır. Sadece anayasal ve yasal dayanaklarının darbelerle yok edilmesiyle,  demokrasinin rafa kaldırılmasıyla yok edilmişlerdir.

Türkiye’yi bir yasal örgütler mezarlığına çeviren,  ülke milli servetini heba eden kişi ve kurumlardan tarihin hesap soracağından eminiz. Bu kurumlar varlıklarını kesintilerle de olsa devam ettirmektedirler. Ancak onları yok eden şahıs veya kurumlar kamu vicdanında her daim mahkûm durumdadırlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder