3 Ağustos 2017 Perşembe

SENDİKACILIĞIN TARİHSEL KÖKENLERİ

SENDİKACILIĞIN TARİHSEL KÖKENLERİ
                                                                                                               EROL BATTAL
Sendika,  ansiklopedilerde,  çalışanların ve işverenin çalışma ilişkilerinde ortak ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için meydana getirdikleri tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar diye tarif edilir.
Sendika kelimesi kavram olarak 19.yy başlarında ortaya çıkmış olmasına rağmen aynı amacı taşıyan oluşumların tarihi çok daha eskilere dayanmakta hatta insanlık tarihi ile eş zamanlı sayılmaktadır.
Hak arama mücadelelerinin tarihçesi bilinmeden bugünkü sendikaların konumlarını tam olarak değerlendirmek mümkün değildir.
Hak arama mücadelesinin tarihçesini iki ana koldan başlatmak gerekir.
Örgütlü hak arama mücadeleleri;
1-        Doğu kültüründe Fütüvvet Ocaklarıyla 10. y.y. da başlar.
2-        Batı kültüründe sanayi devrimiyle birlikte 18.y.y. da başlar.
Bugünkü mevcut işçi ve memur sendikalarının mücadele biçimlerindeki bu farklılığın temelleri bu kökenlerdir.
Sendikaların,  sorun odaklı ve çözüm odaklı yapılanmalarının nedenlerini de bu kökende aramak mümkündür.
1- DOĞU KÜLTÜRÜNDE HAK ARAMA ŞEKLİ
(EĞİTİM BİR SEN’İN TARİHSEL ARKAPLANI)
Sözlükte; gençlik,  yiğitlik,  mertlik anlamı taşıyan Fütüvvet kavramı çerçevesinde kurulan esnaf örgütleri bu mücadele biçiminin ilk örnekleridir.
Fütüvvet; kardeşlerine iyi davranmak ve onların yardımına koşmak kulluk edeplerini koruyarak halkın ihtiyaçlarını karşılamaktır.
Bu anlayışın iki önemli özelliği vardır.
a-        Kişinin kendisiyle barışık olmasını sağlamak
b-        Kişinin yaşadığı çevreyle sağlıklı ilişkiler kurmasını sağlamak
Kişinin hayatını düzenleyen bu anlayış zaman içerisinde çeşitli örgütlenmelerin temelini oluşturmuştur.
Bu anlayışla iktisadî hayat arasındaki ilişkiler giderek artmış ve bu esaslar esnafın prensipleri haline gelmeye başlamıştır. Zamanla bu prensipler bütün İslâm dünyasına yayılmış Anadolu’da  da Ahilik teşkilâtının doğmasını sağlamıştır.
Ahi EVRAN (öl. 1262) tarafından kurulan Ahilik çeşitli esnaf ve sanatkâr guruplarının değişik nedenlerle ekonomik sıkıntıya maruz kalmadan varlıklarını sürdürebilmeleri,  gelişmeleri,  sosyal,  iktisadî ve ahlâkî yapılarını koruyabilmele-rini hedeflemiştir.
Çeşitli otorite boşluğu olan kriz dönemlerinde Ahiliğin değişik meslek guruplarına sahip kişileri bünyesine alacak şekilde organize olması Anadolu’nun çeşitli kasaba ve köylerinde gerek siyasî,  iktisadî gerekse dinî,  askeri problemleri çözmek teşkilâta mensup olsun olmasın bütün halkın huzur ve refahını sağlamak çapulculuğu önlemek,  mal güvenliğini sağlamak,  kaliteli ve ucuz mal teminini garanti etmek gibi bir misyon üstlenmiştir.
Hatta Moğol istilasına karşı Selçuklular’ın yanında mücadeleye girmişlerdir.
Teşkilâtın her yerde ocakları vardı ve ocak başkanına Ahi Baba denirdi. Ahi Babalar seçimle iş başına getirilirdi.
Ahi Babalar şehir ve köyleri gezer fiyat ve kalite kontrolü yapar,  çıraklık ve kalfalık imtihanlarını yaparlardı.
Ahiliğin batıdaki karşılığı ise loncalardı. Osmanlıda bu kavramlar “Gedik” ve “Oda” kelimeleriyle karşılanırdı.
Bu teşkilâtların en belirgin özellikleri çalışanların menfaatlerini koruduğu gibi onların iş ahlâkını da düzenliyordu. Bu nedenle de meslek ahlâkı kontrol altında tutuluyordu.
Bizim sendikal anlayışımıza etki eden boyutu bu yönüydü.
Osmanlıdaki bu dernekler tamamen sivildiler hiçbir şekilde devlet politikalarının değişmesi bu yapının işleyişini etkilemiyordu.
Bu birlikler işsizliğe ve fazla üretimden doğan bunalımlara neden olmamak için çeşitli önlemler alıyorlardı ve birçok iktisadî bunalımın ortaya çıkmasına engel oluyorlardı.
Ve bütün bu çalışmalarını hem mensuplarını koruyarak hem de vatandaşı mağdur etmeden devletle çatışma ortamları yaratmadan sürdürüp,  sorunların çözümünü sağlıyordu.
Daha sonraki sayfalarda M. Akif İNAN tarafından açıklanan kuruluş bildirisinde dile getirmiş olduğu Eğitim Bir Sen’in amaçlarının yukarıda izah edilen anlayış biçimiyle birebir örtüştüğü görülmektedir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder