3 Ağustos 2017 Perşembe

1990 SONRASI KURULAN EĞİTİM SENDİKALARI

1990 SONRASI KURULAN EĞİTİM SENDİKALARI
                                                                                                              EROL BATTAL
1.Eğitim-Bir-Sen
2.Eğitim-Sen
3.Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES)
4.Türk Eğitim-Sen
5.Bağımsız Eğitimciler Sendikası (BES)
6.Tüm Eğitimciler ve Eğitim Müfettişleri Sendikası (Tem-Sen)
7.Ulusal Eğitimciler Sendikası (UES)
8.Hürriyetçi  Eğitim Bilimleri ve Hizmetleri Sendikası (Hür Eğitim-Sen)
EĞİTİM-SEN
23 Ocak 1995’te Ankara’da eğitim, bilim ve kültür iş kolunda faaliyet göstermek için KESK’e bağlı olarak kuruldu .
Eğitim-Sen 13 Kasım 1990’da kurulan Eğit-Sen ve 28 Mayıs 1990’da kurulan Eğitim-İş’in birleşmesiyle oluştu.
Aslında Eğitim-Sen’in 18 Şubat 1988’de kurulduğunu söylemekte mümkündür. Çünkü bu tarihte kurulan Eğit-Der ’in amaçlarından biri ,  öğretmenlerin sendika kurmasını sağlamaktır. Çeşitli nedenlerle görevden uzaklaştırılan ve emekli olan öğretmenler tarafından kurulan dernek içerisinden Eğitim-İş ve Eğit-Sen’i çıkarmış bu iki sendika’da birleşerek Eğitim-Sen’i oluşturmuşlardır.
Sendikanın Yönetim Kurulu, Genel Başkanı dahil 4 kişi Eğit-Sen,  Genel Sekreter dahil 5 kişi Eğitim-İş’ten olmak üzere 9 kişiden meydana getirildi..
Sendika kuruluşundan 6 ay sonra 1. Olağan Kurulu’nu 22-23 Temmuz 1995’te yaptı. Genel Başkanlığa Kemal Behçet Bal seçildi.
Sendika 2. Genel Kurulu’nu da 5-6-7 Temmuz 1996’da yaptı Genel Başkanlığa yine Kemal Behçet BAL seçildi. Şimdiki Genel Başkanı ise Alaaddin Dinçer’dir.
Sendika başlangıçta sol düşüncenin bütün renklerini bünyesinde topladı. Diğer sol örgüt ve marjinal partilerle birlikte büyük mitingler de düzenledi. Ancak zaman içerisinde bu mitinglerin çalışanların haklarının korunması için değil, ideolojik amaçlar için kullanıldığı üyeler tarafından görüldü. Bu nedenle son yıllarda bağımsız olarak hiçbir miting yapamaz oldu. Çünkü düzenlenen mitinglere çoğunluğu yönetici 100 kişiden fazla kamu çalışanı katılmıyor.
Bu durumu “Türkiye’de Eğitim Politikaları ve Sivil Toplum “ isimli kitaplarında Doç. Dr. Muharrem Güneş şöyle özetlemektedir.
Bu sendikacılık anlayışı “grupçuluk anlayışını yeterince aşamamış olmasıdır. Grup programlarının sınıfsal mücadelelerine denk düşmeyen sendikal mücadelede olması gerekenden çok siyasal işlevle yükümlü olması ve öngördükleri pratik taleplerin olumsuzlukları sendikal hareketin kapsamında daraltıcı bir etken olmuştur.”
Son bir yıl içerisinde ise yoğun bir şekilde sendikada çözülme başladı. Bu çözülmenin önüne geçmek için ya sun’i gündemler oluşturmaya çalışmaktalar veya istifa eden üyelerin istifa formlarını Çalışma Bakanlığı’na göndermemektedirler.
DEMOKRAT EĞİTİMCİLER SENDİKASI (DES)
Herhangi bir konfederasyona bağlı olmayan DES Doğru Yol Partisi’ne  yakın bir sendika olarak tanındı. MEB’nın DYP ’de olduğu dönemde özellikle okul müdürleri tarafından örgütlenen sendika şu an varlığını kaybetmiştir.
TÜRK EĞİTİM-SEN
19 Şubat 1992’de Ankara’da ,  Türkiye Eğitim ve Öğretim Hizmet Kolu Çalışanları adıyla kuruldu.
Sendikanın ilk yönetim kurulunda,  halen başkan olan Şuayb Özcan,  Hanım Cevher,  Şeref Dilmen görev aldılar.
13 Aralık 1992’de yapılan 1. Olağan Kurulda Genel Baş-kanlığa Şuayb Özcan getirildi.
22 Haziran 1992’de  kurulan Türkiye Kamu-Sen’e katıldı.
Sendikanın Tüzüğü Türkiye Kamu-Sen’e bağlı diğer sendikalarla tek tip hazırlandı.
Kamu-Sen’e bağlı Türk Eğitim-Sen ve Türk Sağlık-Sen dışındaki sendikaların tamamının Kamu-Sen’in kuruluşundan 4 gün önce aynı büroda üst düzey bürokratlar tarafından kurulmuş olması “devlet güdümlü olmak,  kamu çalışanlarının sendikal mücadelelerini bölmek,  sarı sendikacılık yapmak ” olarak değerlendirildi.
Bu değerlendirmeyi haklı kılacak çalışmalar da yapıldı.
Türkiye Kamu-Sen hükümete sunduğu “Kamu Görevlileri Sendikaları Yasa Taslağında,  bir sendikanın en temel gücü olan “toplu iş sözleşmesi” ve “grev” hakkına yer vermemesi,  oldukça çok eleştirilince zaman içerisinde toplu iş sözleşmesi ve greve isteklerinde yer verdiler ancak daha sonra 2001 yılında çıkarılan 4688 sayılı Sendikalar Yasasında grev ve toplu iş sözleşmesi olmamasına diğer sendikalar karşı çıkarken Türkiye Kamu-Sen destek vermiştir.
Ancak sendikal örgütlenmelerinin idareciler tarafından yapılması sendikanın sendikacılık yapmasına engel olmuştur.
Sendikanın bir siyasal partinin yan kuruluşu gibi değerlendirilmesi,  özellikle Kamu-Sen’in ilk genel başkanı Ali Işıklar ve diğer bazı yöneticilerinin MHP’den Milletvekili olmaları,  sendikayı MHP iktidarı döneminde büyütmüş fakat bu büyümeyle birlikte sendika üyesini değil,  Genel Başkanını bile koruyamaz duruma düşmüştür.
Resul Akay’ın Devlet Bahçeli’nin talimatıyla Genel Başkanlıktan uzaklaştırılmasıyla  birlikte sendika fiili olarakta MHP’nin eline geçmiştir, açıklamasını yine Akay yapmış ve kendisinin MHP Milletvekili Orhan Şen tarafından tehdit edildiğini söylemiş ve suç duyurularında bulunmuştur. Ayrıca MHP’nin bu müdahalesini Cumhurbaşkanı’na da şikayet etmiştir.
Bu süreçler sonrası Resul Akay ve arkadaşları Kamu-Sen’den  ayrıldı. Ayrı bir konfederasyon kurdular. Zaman içerisinde Kamu-Sen’den tek tek ve toplu kopuşlar yaşanmaya başladı.
Kamu-Sen’e bağlı Türk Eğitim-Sen’de bu istifa sürecini en yoğun şekilde yaşamaya devam ediyor.
BAĞIMSIZ EĞİTİMCİLER SENDİKASI (BES)
Kamu-Sen’den uzaklaştırılan Resul Akay daha sonra BASK’ı (Bağımsız Sendikalar Konfederasyonu) kurdu.
BASK’a bağlı olarak Ağustos 2003 tarihinde Gürkan Avcı tarafından da Bağımsız Eğitimciler Sendikası kuruldu. Şu an üyesi olmayan sendikayla ilgili yazılı her hangi bir belge bulunmamaktadır.
ULUSAL EĞİTİMCİLER SENDİKASI (UES)
Kamil Aydoğan tarafından kurulan USEK’e bağlı sendika 2003 yılında kendisini feshetti.
TÜM EĞİTİMCİLER VE EĞİTİM MÜFETTİŞLRİ SENDİKASI (TEM-SEN)
1992 Aralık ayında kurulan sendika  herhangi bir konfederasyona bağlı değildir.Genellikle müfettişlerin üye olduğu sendikanın 1500 civarında üyesi vardır. Genel Başkanlığını Mehmet Pınardağ’ın yaptığı sendika etkin olamamış zamanla üyelerinin bir kısmını kaybetmiştir.
HÜR-EĞİTİM-SEN
Hürriyetçi Eğitim Bilimleri ve Hizmetleri Sendikası şu an bir tabela sendikasıdır. Üyesi yoktur. Çalışması yoktur.
Hür Kamu-Sen isimli hiçbir iş kolunda üyesi bulunmayan konfederasyona bağlı  sendikanın Genç Parti tarafından finanse edildiği iddia edilmektedir.
İLK ÖĞRETMEN GREVLERİ
2 Mayıs 1920 de kurulan  Eğitim Bakanlığında birçok eksik vardı. Eğitimle ilgili hiçbir bilgi tam değildi. Hatta kaç okul var,  ne kadar öğretmen var bunlarda bilinmiyordu. Bunun yanında öğretmen maaşları oldukça düşük,  yetersiz ve zamanında da ödenemiyordu. Bazen 8-10 ay maaşlarını alamadıkları olmuştu. Çok zor ekonomik şartlarda yaşıyorlardı.
Bununla beraber tayin,  terfi,  azil işlemleri de adil yürümüyordu. Bu konuda da çok büyük sıkıntılar yaşanıyordu.
Öğretmenlerin bu zor şartlardan kurtulmak ve seslerini duyurabilmek için II. Abdülhamit döneminde maaş alamadıkları için gittikleri öğretmen grevinden sonra gerçekleştirdikleri 2. Öğretmen grevidir.
1. Grevde, 2. Grevde kendiliğinden gerçekleşmiştir. Belirgin bir organizasyon yoktur.
20 Ekim 1920 günü Tokat öğretmenleri greve gittiklerini bakanlığa bildirmişlerdir. Bunun ardından 4 Aralık 1920 de çoğunluğu ilkokul öğretmenlerinden oluşan Ankara öğretmenleri de greve giderek derslere girmemişlerdir. Aynı gün Milli Eğitim Bakanı Rıza NUR konuyu Meclis’e getirir. Milletvekilleri öğretmenleri haklı bulur ve bunun üzerine maaş ödemeleri yapılır.
Tokat,  Ankara,  Yozgat öğretmen grevlerinden sonra Nisan 1921 de İstanbul öğretmenleri greve gider. Hükümet ve Milli Eğitim Bakanı grev, “amelelerin işidir” diyerek greve karşı tavır alırlar. Öğretmen derneği Muallimler Cemiyeti ise gazetelere ilân vererek “grevi desteklemiyoruz” duyurusunda bulunur. Bunun üzerine öğretmenlerin büyük bir bölümü Muallimler Cemiyetinden istifa ederek “Mekatib-i İptidaiye Muallim Cemiyeti” ni kurarlar.
Hükümetin ve Eğitim Bakanı Reşit Bey’in karşı olmasına rağmen milletvekilleri öğretmen grevini haklı bulmuş bunun üzerine öğretmenler maaşlarını almışlar. Ve 8 Nisan 1923‘de çıkan 326 sayılı kanunla öğretmen maaşları maarif vekaletinin bütçesinden ödenmeye başlanmıştır.
DARÜLFÜNUN GREVİ
1922 yılında Darülfünun (İstanbul Üniversitesi) öğrencilerinin bazı öğretim üyelerine karşı yaptıkları grev.

Peyam-ı Sabah gazetesi yazarı Ali Kemal’in bir yazısı ve Feylesof Rıza Tevfik’in “Fuzuli Türk değil,  Acem’dir” demesi üzerine öğrenciler Ali Kemal,  Rıza Tevfik,  Cenap Şehabettin,  Hüseyin Daniş ve Muallim Barsamyan’ın üniversite hocalığından çıkarılmalarını istedi. Bunun için toplantılar yapıldı,  çeşitli yerlere afişler asıldı. Muhataplar çeşitli zeminlerde kendilerini savundular. Üniversite hocalarına sahip çıktı,  öğrenciler greve gitti, okul tatil edildi.12 Nisan 1922 de başlayan grev hocaların okuldan süresiz izne ayrılmalarıyla 25 Ağustos 1922 de bitti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder