Henüz gün doğmadan evvel uyanışlarından, avuçlarına dolan soğuk sudan
tanırız seni. Kıblemiz birdir seninle, alnımızın değdiği secdelerden tanırız.
Gariplerin Sesi Olduğun İçin Sevdik Seni, Uzun Adam
Biz seni içimizden biri olduğun için sevdik. Yeditepeli şehrin arka
sokaklarında, çocukların arasından yürüdüğün için… Sesimizi sırtlanıp taşıdığın
için… Büyük bir gaye uğruna, umutsuzluğu ham hayale dönüştürmediğin için
sevdik. Zorlu ve meşakkatli yollarda bizi bırakmadığın, bizden vazgeçmediğin
için… Biz senin vazgeçmeyişlerini sevdik, Uzun Adam!
Yetimlerin Sahibi Olduğun İçin Sevdik
Biz senin sadece gündüzlerini değil, gecelerini de biliriz. Herkes kapısını
kapatıp ışıklarını söndürdüğünde, senin gizlice sokaklara çıkışını… Kaldırım
köşelerine, köprü altlarına sığınmış yetimleri nasıl toparladığını biliriz.
Çaresiz ihtiyarları, torunlarına nasıl umut olacağını bilemeyen nineleri,
yatalak babasına ilaç bulmak için çırpınan kızları, soğuktan titreyen çocuklarını
omuzlarında taşıyan babaları nasıl sahiplenip sarıp sarmaladığını biliriz.
Fukara evlerinin alçak tavanlarına başın değmesin diye ayakkabılarını
çıkardığını, alçaldıkça yücelttiğini biliriz. Annelerin dualarından tanırız
seni, Uzun Adam!
Kimsesizlerin Kimsesi Olduğun İçin Sevdik
Sen, dokunulabilen bir umutsun. Seni sevdik çünkü ihtiyar analar evlatları
gibi seslendi sana, babalar seni kendi oğulları bildi. Üsküp’te, Gostivar’da
seni bekleyen dedeler, mahzun camilerinin taş duvarlarında yolunu gözledi.
Priştine’de gelinlik kızlar, doğacak evlatlarına senin ismini vermeyi şart
koştu. Bosna’da defterlerine yazıldı adın. Çünkü sen, umudusun tüm gurbetlerin…
Somali’de, Kenya’da, Sudan’da açlık ve susuzlukla hayata tutunmaya çalışan
ellerin son umudu oldun. Arakan’da, dünyanın duymadığı sessiz çığlıkları
haykıran itirazlı bir sesti senin sesin.
Gazze’nin Çığlığı Olduğun İçin Sevdik
“Bir dakika!” dedin ve zaman sarsıldı.
“Bir Filistin vardı ve bir Filistin hep olacak!” dedin, dünyaya haykırdın.
Bombalar altındaki Gazzeli anaların çocuklarına verdiği isim oldun. Seninle
birlikteydik o gün. Şahit olduk ve Mahşer günü de “Oradaydık, gördük” diyeceğiz
Rabbimize…
Hilal’in Umudu Olduğun İçin Sevdik
Senin baş eğmez ve zapt edilemez sağ işaret parmağının ucunda, mazlumların
“Lâ”ları var. La ilahe illallah diyenlerin parmak uçlarında tanırız seni. Zulme
itirazsın, haksızlığa isyan… Hilal’in ve Hilal’lerin umudusun!
Tut ve Birleştir Bizi
Sen vazgeçmeyensin, Uzun Adam!
Toplayan, birleştiren, bitiştiren ve asla kapının dışında bırakmayan…
Davet eden, buyur eden, kollayan, destek olan, halden anlayan…
Biz belki yorgunuz, belki kırık, belki eksik, belki hatalıyız. Ama biz
buyuz! Ve sen, bizi terk etmezsin, biliyoruz. Çünkü sende gayret var, sende
sevgi var, sende gaye var, sende devlet var, Uzun Adam…
Sende Yusuf’un kardeşlerini affedişi kadar merhamet var.
Sende Yunus’un, halkı için titreyen yüreğinden bir iz var.
Sende Hz. Meryem’in sabrı, susma orucu var.
Sende Resulullah’ın, “Müminler ancak kardeştir” vasiyeti var.
Ve sende rıza var…
Her nefesinde, her imtihanda, “Allah içiniz ve Allah’a dönücülerdeniz” diyen
bir teslimiyet var.
Tut bizi, Uzun Adam…
Ve birleştir kalplerimizi!