14 Ağustos 2025 Perşembe

YÜK DEĞİL, EMANET

YÜK DEĞİL, EMANET

(Mehmet Âkif’ten ilhamla bir öykü)

Yazar Notu

Bu öykü, Mehmet Âkif Ersoy’un “Bana sor sevgili kârî…” dizeleriyle başlayan şiirinden esinlenerek yazıldı. Âkif, sanatın süsünden çok samimiyetini önemser; kelimelerden önce yüreği konuşturur. Bu hikâye de öyle… Omza bırakılan bir küfenin, yalnızca bir yük değil; bir hatıra, bir onur, bir emanete dönüşmesini anlatıyor.

Bir babanın sessiz sevgisi, bir annenin tükenmeyen gayreti, bir çocuğun büyürken yaşadığı sarsıntılar… Bu satırlarda belki kendi hayatınızdan bir iz bulacaksınız. Çünkü bazı hikâyeler, sadece anlatılmaz; omuzda taşınır, yürekte büyür.

1. Yağmurlu Bir Sabah

İstanbul’un üstüne ince bir yağmur düşüyordu. Sokaklar sessiz, kaldırımlar ıslaktı. Sabahın ilk ışıkları, eski evlerin saçaklarından süzülüyor; rüzgâr, çatılara yaslanmış yorgun bedenleri sallıyordu. Elinde uzun bir değnekle yürüyen ihtiyar, her adımda bastığı yeri yokluyor, yağmurun kokusunu içine çekiyordu.

2. Küfe ile Karşılaşma

Taş bir binanın önünden geçerken ayağı devrilmiş, sırılsıklam bir küfeye takıldı. Tam yoluna devam edecekken arkasından sert bir ses duyuldu:

— “Benim babam senin altında öldü!”

On üç yaşlarında, gözleri öfkeyle parlayan bir çocuk, küfeye tekme savurdu. Ses, ıslak taşlarda yankılandı.

3. Bir Annenin Sözü

Karşı evin kapısı hızla açıldı. Orta yaşlı bir kadın nefes nefese koşarak geldi.

— “Yapma oğlum! Kırma onu… Baban yıllarca onunla ekmek getirdi eve. Uğurluydu derdi. Şimdi sana kaldı emanet.”

İhtiyar, sakin ama derinden gelen bir sesle konuştu:

— “Evladım, bu küfe yük değil. Babanın alın teri, sana bıraktığı onur. Onu taşımak, babanı yaşatmaktır.”

Çocuğun gözleri doldu.

— “Küfeyle mi okuyacağım okulda? Bayramda komşunun gelini, dayımın zabit olduğunu söylemişti. Okusaydım ben de olurdum. Ama şimdi beni hamal yapıyorsunuz!”

İhtiyar bir an sustu.

— “Okumak güzeldir evladım… Ama önce insan olmak gerekir. Emekle pişen bir hayat, insanı olgunlaştırır. Bu küfe, yalnızca odun ya da yük değil; babanın sabrı, direnci, sevgisidir.”

4. Küfenin Yeni Sahibi

Çocuk, küfeye baktı. Eğildi, üzerindeki çamuru sildi. Sonra omuzladı. Adımları ağır ama kararlıydı. Arkasında, taş sokaklarda yankılanan ayak sesleri değil; adam olmaya giden yolun ilk adımları vardı.

5. Günler Sonra

Birkaç gün sonra ihtiyar, torunuyla yürürken onu yeniden gördü. Cılız ama dik duruyordu. Yanında yaşlıca bir adam, sırtında aynı küfe… Yoldan geçen öğrenciler gülüşerek okullarına giderken Hasan durdu, onlara baktı. Gözlerinde bir hayal, içinde bir sızı vardı.

Belki bir gün kitaplarla taşırdı geleceğini.
Ama o gün, babasının küfesiyle kardeşlerine ekmek taşıması gerekiyordu.

Çünkü bazı yükler, yalnızca yük değildir.
Bazı yükler, bir babanın yüreğinden gelen emanettir.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder