KALBİN DİLİ: HALKALI BAYTAR MEKTEBİ’NDE BİR ŞİİRİN DOĞUŞU
Halkalı Baytar Mektebi’nin rüzgâra
açık avlusunda sonbaharın usul adımları hissediliyordu. Sararmış yapraklar taş
döşeli koridorlara savruluyor, demir pencerelerden süzülen ışık, dershanedeki
tozlu tahtayı altın bir çerçeve gibi aydınlatıyordu.
Duvardaki eski saat vakti ağır ağır sayarken, her tik tak sanki zamanı
yutuyordu.
Sessiz Bir
Öğrencinin Dünyası
Bir köşede, cılız bir sobanın başında oturan genç
öğrenci, kalın defterinin kenarına şiir gibi duran cümleler karalıyordu. Adı Emin’di.
Yoksul bir ailenin çocuğuydu ama ruhu zengindi. Her teneffüste ya kitaplara
sarılır ya da gökyüzünü seyrederdi. En çok da susardı. Çünkü bazen susmak,
konuşmaktan daha çok şey anlatırdı.
Edebiyat Hocasıyla
Sessiz Bir Bağ
Bu sessizlik, mektebin edebiyat hocası Mehmet
Bey’in dikkatini çekmişti. O da tıpkı Emin gibi, suskun bir şiirin
içinde yürüyordu.
Bir gün Mehmet Bey, Emin’in elindeki defteri fark etti. Çocuk kapatmak istese
de hoca nazikçe aldı ve ilk sayfaya baktı. Başlık yoktu. Sadece şu mısralar
vardı:
“Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyliyemem…
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım…”
Hoca sustu. Bakışlarında ne küçümseme ne de
abartılı bir övgü vardı—sadece anlamış olmanın sessizliği.
Şiir Nedir?
— Bunları yazarken ne düşündün, Emin?
— Bir şey düşünmedim hocam… İçimden öyle aktı.
Mehmet Bey gülümsedi. Cebinden sararmış kâğıtlar
çıkardı.
— Bunlar benim gençlik yazılarım. Ama hiçbirini bastıramadım. Çünkü içimde hep
bir ses vardı: Samimiyet yoksa, sanat değil, gösteriştir.
Sonra pencereden dışarı bakarak ekledi:
— Şiir, bazen susmaktır evlâdım. Bazen kelimenin yarısını söyleyip diğer
yarısını kalbine saklamaktır. Gözyaşının mürekkep olduğu bir yer vardır, işte
gerçek şiir oradan gelir.
Ve o an hocası, Emin’in kendi yazdığı dizeyi
tamamladı:
“Şi’r için gözyaşı derler; onu bilmem yalnız,
Aczimin giryesidir bence bütün âsârım…”
Kelimelerin
Susturduğu An
O gün Emin, yazmayı bırakmadı ama yazıya bakışını
değiştirdi. Birkaç ay sonra hocasına yeni defterini sundu. İlk sayfasında şu
not vardı:
“Oku, şâyet sana bir hisli yürek lâzımsa;
Oku, zira onu yazdım iki söz yazdımsa.”
Mehmet Bey defteri göğsüne bastırdı. Belki o gün o
sınıfta bir şiir yazılmadı… ama bir kalp konuştu.
Ve Halkalı Baytar Mektebi’nin taş duvarlarında hâlâ o kalbin
yankısı sürüyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder