11 Ağustos 2025 Pazartesi

KALBİN DİLİ: SAFAHAT’TAN GELEN SESSİZ SES

KALBİN DİLİ: SAFAHAT’TAN GELEN SESSİZ SES

Gecelerden bir geceydi…
Rüzgâr, pencerenin önündeki yaşlı çınarın yapraklarını savuruyor; mürekkep lekeli defterin sayfaları, isli lambanın titrek ışığında hüzünle kıpırdanıyordu. Masada tek başına oturan adam, kelimelerin suskunluğuyla boğuşuyordu. Kalemi elinde donmuş gibiydi. Kalbi ne yazacağını bilmiyor, bildiğini de dile getiremiyordu.

Yazmak Bir Mecburiyet Olunca

Onun için yazmak, bir yetenek meselesi değil, bir mecburiyetti. Ne zaman içi daralsa, gözleri nemlense ama ağlayamasa, kaleme sarılırdı. Yazmak, onun sessizce ağlamasıydı; anlatamadıklarını satırlara fısıldamasıydı.

Ama bu gece farklıydı…
Ne fısıltı vardı ne gözyaşı…
Sadece dili olmayan bir kalp, içten içe yanıyordu.

“Ben şair değilim,” diye geçirdi içinden. “Hiç de olmadım.”

Safahat ile Gelen Hatıra

Tam o sırada iç kapı gıcırdadı. Küçük torunu, elinde yıpranmış bir kitapla içeri süzüldü.

Dede, bu senin mi?
Hangi kitap o?
Safahat.

Adam tebessüm etti.
Evet, benim. Ama o kitap değil, bir kalbin sustukça içe akan sesi…

Çocuk başını yana eğdi, anlam veremedi.
Ne demek o?

Kalbin Sustukça Büyüyen Sesi

Yaşlı adam, torununun gözlerine baktı. Belki de yıllardır kimseye söyleyemediklerini ona anlatabilirdi. Çünkü çocuklar yargılamazdı, sadece hissederdi.

Bak evladım, bu satırlar şiir gibi görünür ama aslında gözyaşıdır. Bir adamın çaresizliğini, suskunluğunu… ama yine de konuşmak zorunda oluşunu anlatır.

Çocuk kitapta bir sayfa açtı ve okudu:

“Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bizarım!”

Adam başını salladı:
Evet… Kalbim konuşmaz, konuşamaz. Çünkü kelimeler bazen yetmez anlatmaya. Ama bir gün gelir, suskunluk büyür içinde. İşte o zaman yazmak, konuşmaktan daha gerçek olur.

Kalbin Yazdığı Satırlar

Çocuk usulca defteri masaya bıraktı.
Senin kalbin yazıyormuş, dede. Dili yok ama sesi varmış…

O an, yaşlı adamın gözlerindeki yorgunluk çizgileri sanki silindi. Kalbinin duyulmuş olması, yılların yükünü hafifletmişti.

O gece, eski deftere birkaç satır daha eklendi. Ne kafiyeli ne süslüydü bu satırlar. Ama içtendi, samimiydi. Çünkü sanat için değil, kalbin dili için yazılmıştı.

 Okur Notu:
Bazen kelimeler yetmez… O zaman kalbiniz konuşsun. Defteriniz, sizin en iyi dinleyiciniz olabilir.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder