ZAMANIN DEĞERİNİ ANLAMAK
İbrahim Tenekeci’nin Sözlerinden İlhamla…
"Vakit mübarektir. Onu doğru
işlere ve hak eden kişilere ayırmalıyız."
İbrahim Tenekeci’nin bu sözünü ilk duyduğumda, sanki zamana
dair unuttuğum bir gerçeği hatırladım. Zamanın mübarek olduğunu düşünmek, onu
yalnızca bir akıştan ya da sıradan bir kavramdan çok, bir hediye olarak görmeyi
gerektiriyor. Peki, biz bu hediyeyi nasıl değerlendiriyoruz?
Zaman, hepimize eşit verilmiş olsa da, onu nasıl
kullandığımız birbirimizden çok farklı. Kimimiz hayatını dolu dolu yaşarken,
kimimiz zamanın avuçlarımızdan kayıp gitmesine seyirci kalıyor. İşte bu noktada
Tenekeci’nin sözü bir rehber oluyor: Zamanı, hem kendimize hem de başkalarına
değer katacak şekilde kullanmak.
Doğru İşler ve Hak Eden Kişiler
Doğru işler... Bu ifade, herkes için farklı anlamlar
taşıyabilir. Kimi için bir kitap okumak, yeni şeyler öğrenmek ya da bir hedef için
çalışmak doğru iştir. Kimi için ise yalnızca sevdikleriyle vakit geçirmek, bir
başkasının hayatına dokunmaktır. Hak eden kişiler dediğimizde ise
sevdiklerimiz, dostlarımız, hatta bazen hiç tanımadığımız ama yardımımıza
ihtiyaç duyan insanlar gelir akla. Çünkü zamanımızı birine ayırmak, ona
verebileceğimiz en kıymetli armağanlardan biridir.
Zamanın Dönüşü Yok
Hayat, teknoloji ve günlük koşuşturmacalarla öylesine dolup
taşmış durumda ki, bazen farkında olmadan zamanımızı önemsiz şeylere harcıyoruz.
Sosyal medyada kayboluyor, gereksiz bir endişeye saatlerimizi veriyoruz. Bu
sırada sevdiklerimizle geçirebileceğimiz anlar, kendimizi geliştirebileceğimiz
fırsatlar uçup gidiyor. Oysa zaman, geri getirilemeyen tek şey.
İşte bu noktada, kendimize şu soruları sormamız
gerekiyor:
- Zamanımı gerçekten nereye
harcıyorum?
- Hayatıma değer katan işler yapıyor
muyum?
- Sevdiklerime yeterince zaman
ayırıyor muyum?
Bir Dönüşüm Hikayesi
Zamanla ilgili farkındalığım, Tenekeci’nin bu cümlesiyle
değişmeye başladı. Artık daha sık düşünür oldum: Bugünümü nasıl doldurabilirim?
Daha anlamlı işler yapabilir, daha çok insana dokunabilir miyim? Bu soruların
cevaplarını bulmaya çalışmak bile, bana hayatın her anının ne kadar kıymetli
olduğunu öğretti.
Sonuçta şunu anladım: Zaman, sadece bizim değil,
etrafımızdaki her şeyin şekillendiği bir zemindir. Onu doğru değerlendirmek,
hem kendimiz hem de dünya için daha iyi bir gelecek inşa etmek demektir.
Eğer bugün siz de bu satırları okurken zamanınızı nasıl geçirdiğinizi
düşünüyorsanız, bir adım attınız demektir. Çünkü farkındalık, değişimin ilk
kapısıdır. Ve unutmayın, vakit mübarektir; ona hak ettiği özeni göstermek ise
bizim sorumluluğumuzdur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder