SU KÜÇÜĞÜN, SÖZ BÜYÜĞÜN
Giriş;
Hepimizin hayatında büyüklerimizin söylediği öğütler ve bize
bıraktığı izler vardır, değil mi? Atasözleri de aynı böyle, geçmişten bugüne
bir köprü kurar ve bize yol gösterir. "Su küçüğün, söz büyüğün"
atasözü de işte bu değerli köprülerden biridir. Bu söz, büyüklerimize olan
saygının ve onların tecrübelerine kulak vermenin önemini anlatırken, küçüklerin
de sevgi ve saygı dolu bir ortamda büyümesi gerektiğini vurgular. Gelin bu
güzel atasözünün anlamını birlikte inceleyelim ve yaşamımızdaki yerini
keşfedelim.
Atasözünün Anlamı:
"Su küçüğün, söz büyüğün" atasözü, bir yandan
küçüklerin sevgi ve ilgiye, diğer yandan büyüklerin sözlerine ve tecrübelerine
saygı duyulması gerektiğini ifade eder. Bu söz, aile içinde, okulda ve toplumda
herkesin bir görev ve sorumluluğu olduğunu hatırlatır. Küçükler büyüklere saygı
gösterir, büyükler ise bilgeliğiyle gençlere rehber olur. Bu, hem bireylerin
hem de toplumun huzur içinde yaşamasını sağlar.
Bu Değerin Hayatımızdaki Yeri:
1. Aile İçi İlişkiler: Evde bir düşünelim: Büyüklerimiz bizden bir bardak su istediğinde hemen
koşup getirmek, onların yüzünde bir tebessüm oluşturur. Su getirmek sadece bir
görev değil, aynı zamanda sevgimizi gösteren küçük bir jesttir. Babaannemin her
akşam bana, "Söz büyüğündür, ama sevgi hepimizin" dediğini
hatırlıyorum. Onun bu sıcak sözleri, benim için hep bir rehber olmuştur.
2. Okulda Saygı: Okulda
öğretmenlerimizin söylediklerine dikkatlice kulak vermek, onların verdiği
bilgiden en iyi şekilde faydalanmamızı sağlar. Bir öğretmenin deneyimleri ve
bilgisi, öğrencileri için bir hazine gibidir. Bir gün öğretmenimiz,
"Büyüklere saygı, bilgiyi anlamanın ilk adımıdır," demişti. O günden
beri onun her sözünü dikkatle dinlerim ve bu beni hem daha iyi bir öğrenci hem
de daha bilinçli bir birey yapıyor.
3. Toplumdaki Yansımalar: Toplumda yaşça büyüklerin tecrübelerinden faydalanmak ve
onların fikirlerine değer vermek, hem kendimize hem de çevremize olan saygımızı
gösterir. Örneğin, bir komşumuz olan Ali Amca, çocukluğunda yaşadığı zor
zamanları anlatırdı. Onun anlattıklarını dinlerken geçmişten ne kadar çok ders
çıkarabileceğimizi fark ederdim.
Bu Değeri Nasıl Geliştirebiliriz?
1. Dinlemeyi Öğrenmek: Büyüklere kulak vermek, hem saygının hem de öğrenmenin bir yoludur.
Babamın öğütlerini dinlerken, onun hayat tecrübelerinden ne kadar çok şey
öğrenebileceğimi fark ettim. Dinlemek sadece kulaklarla değil, kalple
yapılır.
2. Saygılı Olmak: Saygı, insanların birbirine olan
sevgisini ve bağlılığını güçlendirir. Dedeme duyduğum saygı, onun bana olan
güvenini artırdı ve bizim aramızdaki bağı daha da kuvvetlendirdi.
3. Küçüklere Örnek
Olmak: Büyükler küçüklerin örnek aldığı kişilerdir. Bir gün küçük kuzenime
kitap okurken, bana dönüp "Senin gibi okumayı çok istiyorum" demesi
beni çok mutlu etmişti. Örnek olmak, sadece sözlerle değil, davranışlarla da
olur.
Sonuç;
"Su küçüğün, söz büyüğün" atasözü, ailede, okulda ve toplumda
hepimize bir ders verir: Küçükler sevgiyle büyür, büyükler tecrübeleriyle yön
gösterir. Türkiye Yüzyılı Maarif Eğitim Modeli, bu değerleri benimseyerek
öğrencilerin saygı, sevgi ve sorumluluk bilinciyle yetişmesini hedefler.
Unutmayalım ki, büyüklere saygı göstermek, bizlere hayat boyu yol gösterecek
bir ışık bırakır. Siz de çevrenizdeki büyüklerin sözlerine kulak verin ve
küçüklere sevgiyle yaklaşın. Böylece hem kendiniz hem de çevreniz için daha
güzel bir dünya kurabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder