GELECEĞİMİZİ KORUMA
Acem Asaf YILDIRIM
Çevre Güzelliğinin
Korunması…
Gözlerimizi
kapatıp tertemiz bir doğa hayal edelim: Yemyeşil ağaçlar, masmavi gökyüzü,
berrak sular ve mis gibi bir hava... Peki, bu güzelliklerin sonsuza kadar
bizimle olacağını mı düşünüyoruz? Aslında her gün farkında olmadan doğanın
dengesini bozan küçük ama etkili davranışlarda bulunuyoruz. Çevre, bize emanet
edilen en değerli hazine ve ne yazık ki onu korumayı bazen unutuyoruz.
Geleceğimiz, bugün çevremiz için attığımız adımlara bağlı değil midir?
Çevre
güzelliğini korumak demek, doğayı olduğu gibi saf, temiz ve yaşanabilir
bırakmak demektir. Çöplerle dolmuş bir parkta ne huzur kalır ne de güzellik.
Oysa küçük bir çiçeği ezmeden yürümek, bir ağaca zarar vermemek ya da bir su
kaynağını temiz tutmak bile, doğanın güzelliğini korumaya katkı sağlar. İnsan
olarak çevreye duyduğumuz saygı, aslında kendimize duyduğumuz saygıdır. Çünkü
temiz bir çevre, sağlıklı ve mutlu bir hayat demektir.
Bazen küçük
gibi görünen sorunlar, bir araya geldiğinde devasa bir probleme dönüşebilir.
Örneğin, suyu gereksiz yere açık bırakmak, yalnızca birkaç damlayı israf etmek
gibi görünse de bir süre sonra bu küçük ihmal, büyük su kıtlıklarına yol
açabilir. Ya da yolda yürürken bir plastik şişeyi yere atmak, yalnızca o anlık
bir davranış gibi görünür. Ancak o plastik, doğada belki yüzlerce yıl boyunca
varlığını sürdürür ve birçok canlıya zarar verir. Bu yüzden her hareketimiz,
geleceğin dünyasını şekillendiren bir tuğla gibidir.
Çevreyi
korumak için neler yapabiliriz? Aslında bu sorunun cevabı çok basit. Bir çöpü
çöp kutusuna atmak, geri dönüşüme katkı sağlamak, gereksiz enerji kullanmamak
ya da doğayı kirletmemek gibi küçük davranışlar, büyük değişimlere yol açar.
Hepimiz pikniğe gittiğimizde arkamızda bıraktığımız alanı temiz tutsak ya da
suyu kullanırken tasarruf etsek, doğaya ne kadar büyük bir iyilik yaptığımızın
farkında oluruz. Bir ağaç diktiğimizde, aslında sadece bir fidan değil,
geleceğe nefes oluyoruz.
Ancak
çevreyi korumak yalnızca bireysel çabalarla sınırlı kalmamalıdır. Toplum olarak
bu konuda farkındalık yaratmak, doğanın sesi olmak zorundayız. Okulda, ailede,
sokakta çevre bilincini yaymak ve başkalarını bilinçlendirmek, çevreyi
korumanın en güçlü yollarından biridir. Küçük bir grup insanın başlattığı
iyilik hareketi, zamanla büyük bir değişime dönüşebilir.
Çevre
güzelliğini korumak, sadece bugünün değil, yarının da sorumluluğudur. Unutmayalım,
dünya bize ait değil; onu emanet aldık ve bizden sonraki nesillere bırakmak
zorundayız. Belki gelecekteki bir çocuk, diktiğimiz bir ağacın gölgesinde
oturacak ya da temiz bıraktığımız bir nehirde yüzecek. İşte o zaman çevreyi
korumanın ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlayacağız.
Sonuç
olarak, çevremiz bizim geleceğimizdir. Eğer onu korumazsak, kaybedecek çok
şeyimiz var. Doğa bize her gün bir güzellik sunarken, ona karşı duyarsız kalmak
büyük bir haksızlık olur. Yapmamız gereken çok basit: Çöp atmamak, tasarruf
etmek, geri dönüşüme katkı sağlamak ve doğayı sevmek. Çünkü doğa bize hiçbir
şey sormadan verir; ama bizden tek bir şey ister: Ona iyi bakmamız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder