17 Aralık 2024 Salı

SAĞLIKLI İLİŞKİLERİN TEMELİ

 

SAĞLIKLI İLİŞKİLERİN TEMELİ

Acem Asaf YILDIRIM

Saygı…

İnsanlar arasında gözle görülmeyen fakat varlığıyla tüm ilişkileri ayakta tutan bir bağ vardır: Saygı. İki insanın konuşmasında, bir öğretmenin öğrencisine gösterdiği anlayışta ya da bir çocuğun ailesine yönelttiği gülümsemede bu bağ kendini gösterir. Saygı; düşüncelere, duygulara, varlığa değer vermek ve bunu hissettirmektir. Ne yazık ki bazen çok basit gibi görünen bu kavram, yaşamımızdan eksik kalabiliyor. Halbuki saygı, insanı insan yapan en kıymetli değerdir. 

Saygı sadece bir kelime değildir; bakışlarımızda, sözlerimizde, davranışlarımızda ve hatta sessizliğimizde bile kendini gösterir. Dikkatlice dinlenen bir arkadaş, saygının sessiz gücünü hisseder. Tıpkı bir bahçıvanın tohumları özenle toprağa yerleştirdiği gibi, saygı da bir insanın kalbinde kök salar ve orada bir güven çiçeği açar. Kimisi saygıyı hak etmek gerektiğini düşünür, kimisi ise saygıyı koşulsuz olarak sunar. Hangisi doğru derseniz, belki de saygı, verildiğinde hak edilen bir değerdir. 

Toplumda huzur ve barış, bireylerin birbirlerine saygıyla yaklaştığı ortamlarda yeşerir. İster bir sınıf, ister bir aile ya da geniş bir topluluk olsun, saygının olmadığı yerde kaos ve anlaşmazlıklar kendini gösterir. Saygı, öyle bir köprüdür ki bu köprü üzerinde insanlar birbirlerine ulaşır, düşünceler birbirini bulur ve güvenle ilerlenir. Bir arkadaşımız konuşurken sözünü kesmemek, büyüklerimize karşı nazik davranmak ya da birinin farklı düşüncesine katılmasak bile ona hoşgörüyle yaklaşmak, saygının en basit ve en güçlü ifadeleridir. 

Ancak saygının bir başka boyutu daha vardır: Kendimize gösterdiğimiz saygı. Kendine saygısı olan bireyler, başkalarının da haklarına değer verirler. Kendi duygularını, sınırlarını ve değerlerini önemseyen insan, başkalarının duygularını da anlayabilir. Bu nedenle saygı, insanın hem kendine hem de çevresine gösterdiği bir aynadır. 

Saygıyı hayatımıza dâhil etmek zor değildir. Küçük adımlarla başlayabiliriz: Dinlemeyi öğrenmek, yargılamadan anlamaya çalışmak, nazik olmak… Örneğin, "Teşekkür ederim" demek, bir hatayı fark ettiğimizde "Özür dilerim" diyebilmek ya da basit bir "Lütfen" ifadesi kullanmak bile ilişkilerde saygının izlerini bırakır. Bu küçücük kelimeler, aramızdaki duvarları yıkar ve samimiyetin kapılarını aralar. 

Peki, saygıyı nereye kadar taşırız? Aslında bir sınırı yoktur. Saygı bir kere hayatımızda kök saldı mı, onu her yere taşırız: Evimize, okula, sokağa, arkadaş çevremize ve hatta doğaya. Bir ağaca zarar vermemek, bir hayvanın yaşam hakkına saygı göstermek, insan olmanın temel değerlerine sahip çıktığımızın en güzel örnekleridir. 

Sonuç olarak, saygı sadece güçlü ilişkilerin değil, huzurlu bir toplumun da temelidir. Türkiye Yüzyılı Maarif Eğitim Modeli, bu değeri anlayan ve hayatına yansıtan bireyler yetiştirmeyi amaçlar. Saygı, en sade haliyle bir insana "Sen değerlisin" diyebilmektir. Bazen bir bakış, bazen bir söz, bazen de sadece bir suskunlukla bile bunu hissettirebiliriz. Çünkü saygı, her şeyden önce bir insanlık değeridir ve dünyayı güzelleştirmenin anahtarıdır.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder