MEVLEVİ SEMAH GELENEĞİ
Bazı gelenekler vardır ki yalnızca hareketlerden
ibaret değildir; içinde derin anlamlar, ruhu besleyen incelikler barındırır.
Mevlevi semahı da işte böyle bir geleneğin en güzel örneklerinden biridir.
Dönen bedenlerin, açılan kolların, süzülen eteklerin arasında aslında kalpler
de döner, ruhlar bir yolculuğa çıkar.
Mevlevi semahı, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin
öğretilerine dayanan bir ibadet biçimidir. Semazenler, yani bu ritüeli
gerçekleştiren kişiler, dönüşleriyle kâinattaki sonsuz hareketi simgelerler.
Sağ elleri gökyüzüne açık, sol elleri ise yeryüzüne dönüktür. Bu duruş,
“Hak’tan alıp halka vermek” anlamına gelir. Yani insan, bilgiyi, sevgiyi ve
iyiliği önce Allah’tan almalı, sonra tüm insanlığa sunmalıdır. İşte bu yüzden
Mevlevi semahı, yalnızca bir dans değil, aynı zamanda bir derinlik, bir irfan
yolculuğudur.
İlk bakışta sadece dönen insanları görmek
mümkündür; ancak biraz daha dikkatli bakanlar, bu hareketlerin ardındaki büyük
anlamı fark eder. Semazenler, kendi benliklerinden sıyrılarak bir aşk
yolculuğuna çıkarlar. Onlar için bu dönüş, fiziksel bir hareketten çok, ruhun
Allah’a yükselişidir. Kalplerinde sevgi, dillerinde Mevlânâ’nın hoşgörüsü
vardır.
Bu geleneğin bize öğrettikleri bugün de çok
değerlidir. İnsan, hayatın içinde sürekli bir koşuşturma içindedir. Bazen
kendimizi kaybolmuş hissederiz. İşte Mevlevi semahı, bize durup ruhumuza
bakmayı, içimizdeki sevgiyi ve hoşgörüyü hatırlamayı öğütler. Bu geleneği
anlamak için bir Mevlevi dervişi olmak gerekmez. Ama hayatın içinde dönen
karmaşada, biraz durup kendimizi dinlememiz gerektiğini fark etmemizi sağlar.
Semah, sadece geçmişin değil, bugünün de ışığıdır.
Mevlevîlerin ağırbaşlı dönüşlerinde bir huzur saklıdır. Mevlânâ’nın çağrısı
bugün de yankılanıyor: “Ne olursan ol, yine gel!” Bu çağrı, hepimize bir kapı
aralar. Biraz olsun içimize dönmek, sevgiyi ve hoşgörüyü hayatımıza katmak için
büyük bir fırsattır.
Mevlevi semahı, yüzyıllardır süregelen bir irfan
yolculuğudur. Bu yolculukta önemli olan sadece dönmek değil, ruhen de olgunlaşmaktır.
Mevlânâ’nın dediği gibi, “Aynı dili konuşanlar değil, aynı gönlü paylaşanlar
anlaşır.” Eğer biz de sevgiyi, hoşgörüyü ve anlayışı paylaşabilirsek, Mevlevi
semahının gerçek anlamını kavrayabiliriz. Çünkü asıl olan, bu dünyada sevgiyle
dönmeyi öğrenebilmektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder