28 Mart 2025 Cuma

CEPHEDE RAMAZAN

CEPHEDE RAMAZAN

Güneşin son ışıkları Çanakkale siperlerine düşerken, Mehmet, elindeki kalemi titreyerek tuttu. Önündeki kâğıda eğildi ve derin bir nefes aldı. Savaşın ortasında, kızına yazacağı bu mektup belki de son satırları olacaktı. Ama o, umudunu hiç kaybetmemişti.

"Benim güzel kızım," diye başladı. "Bugün Ramazan’ın ikinci günü. Şeyhülislam, cephedeki askerlerin oruç tutmayabileceğine dair fetva verdi. Ama içim el vermedi. Oruç tutmaya niyetlendim. Sahur vakti çalıların arasında birkaç kök çiriş buldum. Küçük ama yeterliydi. Bunu bir lütuf bildim, şükrettim."

O gece Mehmet ve arkadaşları siperlerde sabaha kadar nöbet tuttu. Gün doğduğunda savaş yeniden alevlendi. Top mermileri siperlerin üzerine yağıyor, askerler yeni mevziler kazıyordu. Mehmet’in boğazı kuruyordu, kolları yorgundu ama içinde büyük bir güç hissediyordu. Açlık ve susuzluk onu yıldırmıyordu çünkü oruç, sadece bedensel bir sınav değil, aynı zamanda bir irade meselesiydi.

Gün batarken, siperlerde sessizlik hâkim oldu. Ezana dakikalar vardı. Bir asker cebinden matarasını çıkardı ve sessizce ezanı okumaya başladı. Mehmet, gözlerini kapattı. Ne büyük bir huzurdu bu! Mataralar elden ele dolaşırken, herkesin oruçlu olduğunu fark etti. Bir anda gözleri doldu. Onlar, açlıklarını, susuzluklarını, tüm zorluklarını vatan sevgisiyle göğüslemişlerdi.

Matarayı en son o aldı. Bir yudum içmeden önce başını kaldırıp gökyüzüne baktı. O an, Erzurumlu, Malazgirtli, Yeniceli, Muşlu arkadaşlarının fedakârlığını düşündü. Kimisi sahursuz oruç tutmuş, kimisi yorgun bedenine rağmen bir an olsun şikâyet etmemişti. Gözlerinden yaşlar süzüldü. Onların hakkını nasıl ödeyecekti?

Ezanın son notasının siperlerde yankılanmasının hemen ardından, düşman topçu ateşi başladı. Mehmet ve arkadaşları tüfeklerini kavradı, siperlerinden fırladılar. Vatan uğruna canlarını ortaya koyan bu kahramanlar, iman ve azimle ilerliyordu.

Sabah olduğunda, cephe sessizdi. Gökyüzünde hâlâ dumanlar tütüyordu. Mehmet’in mektubu, göğsündeki cebinde kalmıştı. Yanında yatan arkadaşlarıyla birlikte, şehadete ermişti. Ama onların mücadelesi, fedakârlıkları ve inançları, tarihin sayfalarına altın harflerle yazılmıştı.

Bugün, bizler rahat sofralarımızda iftar yaparken, onların açtığı matara, bize sabrın, fedakârlığın ve vatan sevgisinin en güzel dersini veriyor. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder