19 Şubat 2016 Cuma

ARTIK BAŞKA BİR YERDEYİZ VE DAHİ BAŞKA BİR ZAMANDAYIZ!

FATMA BARBAROSOĞLU

04:00 Şubat 19, 2016
Artık başka bir yerdeyiz. Başka bir zamandayız. Allah bugünümüzü aratmasın.

Ölenlerle ölemediğimiz, kalanlarla hayata devam edemediğimiz bir zamandayız.

Hepimizin içinde, ölenle ölünmüyor, kalanlarla nasıl yaşayacağız sorusu geziniyor.

Hiçbir şey olmamış gibi mi yaşayacağız, yoksa kıyamet kopmuş gibi mi?

İkisi de değil.

Ölenler için ağlayacağız ve fakat gözyaşımızı kimselere göstermeden ağlayacağız.

Dua ederek ağlayacağız, iş üreterek ağlayacağız, derdimizi derdimize yoldaş ederek ağlayacağız.

***

Nasıl öleceğimizi bilmiyoruz. Dün bilmiyorduk yarın da bilmeyeceğiz. Kaderi bilen sadece bize sayılı nefes takdir etmiş olan Rabbimiz.

Kadere iman bahsine rağmen, Türkiye'de onlarca canlı bomba olduğuna dair yapılan haberler hepimizi diken üstünde tutuyor.

Nerede, nasıl, ne sebeple öleceğimizi bilmiyoruz.

Nasıl yaşamamız gerektiğine dair kafa yoralım lakin.

Farklı bir zamana girdik.

Öncelikle kalbimizi geniş eylemek zorundayız. Öfkemizi kontrol etmeli, şikayetimizi parantez içine almalı, yarınlar için temiz, berrak eserler bırakma gayreti içinde olmalıyız.

Lakin muhafazakar kesim klişe söylemlere teslim olmuş vaziyette.

Değerlerimiz değerlidir. Değerlerimizi değerlendirmek konusunda değerli çalışmalar yapan değerli büyüklerimiz...

Allah'ın günü, içinde DEĞER geçen cümleler kurarak “değer üretmiş” olmadığımızı artık idrak edelim!

Bu minvalde şık salonlarda, yüzlerce katılımcı önünde, içi boş sempozyumlar, paneller, seminerler birbirini takip ediyor.

Değerlerimizi değerlendiren pek değerli arkadaşlar! Kağıt üzerinde şık programlar yapmaktan vazgeçin.

Şu zor zamanlarda, sadece küçük gruplara, sürekliliği bulunan eğitim programları hazırlayın.

Bir dönemeçteyiz.

Siyasi damar üzerinden laf üretmeyecek kadar haddimi bilirim.

Lakin meselenin sosyal boyutuna kafa yoran yüz kişi varsa o yüz kişinin içinde olduğumu da bilirim.

Farkındasınız muhakkak, şu içinde bulunduğumuz durum Kırım Harbi'nin ters simetrisi gibi.

Kırım Harbi'nde Batılılar Rusya'ya karşı Türkiye'nin yanında yer almıştı. Subayları bizzat savaşmış, aralarından bazıları daha sonra Müslüman dahi olmuştu.

Bugünse İran, Rusya, Suriye (Brezilya'yı da ilave etmeli miyiz?) cephesi karşısında Türkiye yalnız.

Diyeceksiniz ki Türkiye'nin yanlış dış politikası...

Meseleyi sadece Türkiye'nin dış politikasına bağlarsak Türkiye'ye kaldıramayacağı kadar ağır bir yük yüklemiş oluruz.

Mesele bizim Amerika'nın müttefiki olmamızla ilgili.

Ve Amerika, Irak işgalinden bu yana girdiği her yerde kaos bırakarak geri çekiliyor. Amerika'nın boş bıraktığı alan, öksürüğümüzü bile duyacak Rusya tarafından hızla dolduruluyor.

En büyük tehlike Amerika'nın müttefik olarak bıraktığı boşluğun Suudi Arabistan ile doldurulması değil mi?

Yanlış anlamayın, bildiğimden değil, bilmediğimden soruyorum. Benim gibi bilmeyen milyonlarca Türkiye vatandaşı adına soruyorum.

Bildiğim konu şu: Kırım Harbi sonrası baş gösteren sosyal patlamanın şartları bugün misliyle mevcut.

Bilen bilmeyen herkes gündelik siyaset ve dış politika üzerine laf ürettikçe, yaşadığımız alan ayağımızın altından kayıp gidiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder