Bir Kemanın Akordu, Bir Öğretmenin Kıymeti
Tarihler 12 Ocak 2007’yi gösterdiğinde, New York metrosunda dünyaca ünlü
virtüöz Joshua Bell, elindeki 3 milyon dolarlık kemanla insanlık tarihinin en
incelikli eserlerinden birini çaldı. 45 dakika boyunca tellerden dökülen ses,
olağanüstü bir estetiğin yankısıydı. Yüzlerce insan yanından geçti, bir avuç
insan durup kulak verdi, birkaç kişi cılız bir alkış tuttu. Kazandığı para
sadece 50 dolardı. Oysa aynı eser, iki gün önce Boston’daki bir konser
salonunda icra edildiğinde binlerce insan nefesini tutarak dinlemiş, her dakika
başına 1000 dolar ödenmiş, saatlerce süren alkışlar yükselmişti.
Aynı insan, aynı eser, aynı yetenek... Fakat değişen tek bir şey vardı: Yer.
O yer değişince gözlerin değeri, kulakların hassasiyeti, kalplerin kıymet
ölçüsü de değişiyordu.
Bugün, öğretmenlik mesleğinin toplumlardaki konumu da çoğu zaman benzer bir
yanılgının kurbanı oluyor. Öğretmen, medeniyet tarihinin en kıymetli işlerinden
birini icra eder: İnsan inşa etmek. Ruhlara şekil vermek. Köklerle geleceği
buluşturmak. Fakat sıklıkla onun da sesi kalabalığın içinde kayboluyor. Belki
ders zilinin uğultusu, belki sınav odaklı eğitim düzeni, belki hızlı tüketilen
başarı ölçütleri… Bütün bunlar, öğretmenin hakiki değerini perdeleyen gürültülü
bir metroya dönüşüyor.
Bir su şişesinin değeri markette 5 lira, havaalanında 60 lira olabilir. Çünkü
değeri çoğu zaman senin hakikatin değil, çevrenin algısı belirler. İşte bu
yüzden pek çok öğretmen, kendisini değersiz hissettiği, emeğinin görünmez
olduğu anlarla yüzleşir. Oysa mesele çoğu zaman öğretmenin niteliği değil,
toplumun o emeğe ne kadar kulak kesildiğiyle ilgilidir.
Bugün dünya eğitim sistemlerine baktığımızda, öğretmenin saygınlığı
toplumsal refah ve gelişmişlikle paralel bir yükseliş gösterir. Finlandiya’da,
Singapur’da, Japonya’da öğretmenler sadece ders anlatan birer memur değil;
ulusal kalkınmanın stratejik aktörleri olarak görülür. Bu ülkelerde öğretmen
olmak, sadece maaşla değil, saygınlıkla ölçülen bir itibardır. Öğretmenin
rehberliği, milli geleceğin akordunu yapan bir sanatçının dokunuşu kadar
kıymetlidir.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli de tam olarak bu hakikatin farkındalığı
üzerine inşa edilmiştir. Model, öğretmeni eğitim zincirinin sıradan bir halkası
değil, en kritik ve en itibarlı unsuru olarak tanımlar. Öğretmen, bilgi
aktarmanın ötesinde bir medeniyet tercümanıdır; insanın kalbine hikmeti
yerleştiren, karakterini mayalayan, ruhunu sorumluluk bilinciyle donatan bir
gönül mimarıdır. Öğretmenden beklenen, sadece müfredatı tamamlamak değil, tıpkı
bir keman virtüözü gibi, kalplerde bir akort yapmak, hayata estetik bir düzen
katmaktır.
Ne var ki bugün kimi öğrenciler, öğretmenin emeğini bir metro kalabalığında
yankılanan nağmeler gibi duymaktan ibaret kalabiliyor. Sınav baskısı, ekran
kültürü, hızlı tüketim alışkanlıkları gençlerin dikkatini dağıtıyor. Bu yüzden
öğretmenin misyonu, sadece anlatmak değil; aynı zamanda dikkati çağırmak,
kulakları hassaslaştırmak, kalpleri eğitime hazır hale getirmektir.
Bir öğretmen, kıymetini yalnızca alkışın şiddetinden ölçmez. Çünkü
öğretmenin asıl ödülü, zamanın süzgecinden geçtikten sonra filizlenen
kalplerdir. Tohumu bugün atarsınız, yıllar sonra bir insanın nezaketinde,
vicdanında, çalışkanlığında meyvesini görürsünüz. Dünyanın en seçkin orkestra
salonları bile öğretmenin sınıfı kadar büyük bir sahne değildir. Zira öğretmen,
bir milletin geleceğini icra etmektedir.
Bugün Türkiye’nin maarif yolculuğunda, öğretmenleri yeniden olması gereken
yere davet ediyoruz: Medeniyet inşasının asli aktörü. Bilginin sarrafı.
Kalplerin ustası. Geleceğin mimarı.
Joshua Bell’in hikâyesi, öğretmenin sesinin de zaman zaman kalabalıkta
kaybolabileceğini anlatır. Ama bu, o müziğin değerini eksiltmez. Sadece
dinleyenin kulak ayarını, toplumun dikkat eşiğini hatırlatır. Eğer bir gün
değersiz hissederseniz, unutmayın: Belki sorun sizde değil, durduğunuz
yerdedir. O yüzden öğretmenliğin itibarını yükseltmek, sadece öğretmenin
meselesi değil, bütün bir milletin ortak meselesidir.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, her sınıfı bir konser salonuna çevirmeyi,
her dersi bir anlam yolculuğu kılmayı, öğretmeni geleceğin en itibarlı aktörü
olarak konumlandırmayı hedefler. Bu yolculukta öğretmenlerden beklenen,
sabırla, hikmetle, estetikle ve kararlılıkla icra etmeleridir. Çünkü bu eser,
nesillerin kalbinde yankılandığında değeri anlaşılacak bir hakikat bestesidir.
Ve unutmayalım: Bir öğretmenin akordu, bir milletin istikbalini
belirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder