29 Kasım 2022 Salı

YENİ BAŞLANGIÇLAR İÇİN

 Anasınıfı ve birinci sınıfta ebeveynlerinden ayrılmak zorunda kalan çocuklar beşinci sınıfta da benzer bir endişe durumu yaşarlar. Fakat bu kez yaşları gereği edindikleri tecrübeler,bu süreci daha kolay atlatmalarını sağlar. Beşinci sınıf öğrencileri yıllardır alışmış oldukları okulu, sınıfı ve birtanecik öğretmenlerini bırakıp yepyeni bir ortam ve çeşitli öğretmenlerle karşılaşacağı için kaygılanabilir. Bu kaygı durumunu çözmenin en kolay yolu ona kabullenildiğini (sevilip benimsenildiğini) hissettirmektir. Kendini değerli bir birey olarak hisseden çocuğun okula adaptasyonu kolaylaşacaktır. Beşinci sınıfa başlayan öğrencilerin karşılaştıkları bir başka sıkıntı ise ilkokulda edindikleri bazı alışkanlıklardan vazgeçmektir. Bu yaş grubundaki bazı çocuklar acıktığında teneffüsü beklemeye,ders sırasında dahi tuvalet ihtiyacını ertelemeye alışık değildir. Bu da ancak net kurallar koyarak çözümlenebilir. Bununla birlikte öğretmen üst sınıflardan beklediği bazı davranışları 5.sınıflarda esneterek tolerans göstermelidir. Öğrenciye ilkokulda elde ettiği başarılarını basamak yapma, başarısızlıklarını ise sırtlamadan yeni bir başlangıç yapma şansı sağlanmalıdır. Yıllardır sürdürdüğü alışkanlıkları bir çırpıda silmesi beklenmemeli, eğitimin süreç olduğu gerek velilere gerekse çocuğa açıklanmalıdır. Velilerden çocukla ilgili yeterli bilgi alınmalı öğrencinin kişiliği, sağlık durumu, becerileri ve korkuları ile ilgili bilgi sahibi olunmalıdır. Burada sınıf öğretmenlerine büyük pay düşmektedir. İlkokulda dört yıl boyunca bitişik eğik el yazısı yazan çocuktan birden bire düz yazıya geçmesi beklenmemeli isteyen her çocuğa bu yazıyı devam ettirmesi söylenmelidir. Çocuklara ders sırasında sadece bilgi aşılanmamalı her ders,eğitime yönelik çocuğun ufkunu geliştirmelidir. Çocukların kendilerini ifade etmeleri, birbirlerini tanıyıp değer vermeleri için ilk ay ufak çapta oyunlar kullanılmalıdır. Bu yaş çocuğu oyun oynayarak öğrenmeye  ve eğitilmeye son derece açıktır. Ayrıca sınıf içinde arkadaşları tarafından eleştiri almaktan ya da yanlış cevap vermekten korkan çocuklara sık sık söz hakkı tanınmalı, bu çocuklar yanlış yanıt verdikleri takdirde bile sırf derse katıldıkları için olumlu dönüt almalıdır.

EĞİTİMLİ İNSAN ÜLKESİNİ KALKINDIRIR

 LİDER ÖĞRETMEN

Lider:Gücü, ünü ve toplumsal yeri dolayısıyla, belli zaman ve durumlar içinde, ilişkili bulunduğu küme

veya toplumun tutum, davranış ve etkinliklerini değiştirip yönetme yeteneğini gösteren kimse, önder,

şef, alemdar.

Öğretmen:Mesleği bilgi öğretmek olan kimse, hoca, muallim, muallime.

Cahillik her kusurun anasıdır. Bir ülkenin geri kalmışlığının, ekonomik anlamda yoksulluğunun,

toplumsal hoşgörüsüzlüğünün, sivil toplum kültürünün olmayışının, toplumsal ahlâk yoksunluğunun;

velhasıl her bozukluğun arkasında eğitimsizlik vardır. Evliya Çelebi, “her şeyin ilmi, cehlinden yeğdir”,

der.

Kıtaları çarşaf keser gibi kesip aşan atalarımız, sadece kılıç gücüne sahip değildi. İlim, irfan, kitap, bilgi,

ilim adamına saygı da onlardan sorulurdu. Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’da bulunan

Süleymaniye Kütüphanesi, hâlen dünyanın en zengin yazma eserler kütüphanesidir. Velhasıl

Kanunîlerin, Fatihlerin, Yavuzların torunları, bilgisizlik hastalığına sonradan yakalandı.

Cahil bir toplumun kalkınmasını beklemek gerçekçi değildir. Ve dolayısıyla bilgisiz insanların ülke

kalkınmasına katkıda bulunmasını beklemek de imkânsızdır. Bilgisizliğin kati ilâcı ilimdir. İnsanları,

bilgisizlik karanlığından kurtaracak olan ise öğretmenlerdir. Marifet, iltifata tabidir.

ÖĞRETMENLERİN İTİBARININ YÜKSELTİLMESİ

Öğretmenlik mesleğinin her şeyden önce toplumda itibarlı hâle getirilmesi gereklidir. Bunun için

öğretmen adaylarının çok iyi eğitilmesi, hizmet içi eğitim kursları ile devamlı şekilde bilgilerinin

artırılması, yenilenmesi gerekir. Almanya, Japonya, İngiltere gibi kalkınmış ülkelerde öğretmenlerin

aldığı ücret, doktor ve mühendislerden daha az değildir. Örneğin, Japonlar, anaokulu öğretmenlerine

profesör maaşı ödemektedirler. Finli bir eğitimci ise, bana ilkokulları verin, size ideal bir millet

vereyim, demiştir.

Öğretmenler, bir yandan meslekî çalışmalarını en iyi şekilde sürdürürken öte yandan örgütlenmek

zorundadır. Örgütsüz öğretmen demek, mesleki itibarının yükseltilmesini başkasından bekleyen

öğretmen demektir. Halbuki bugün yaşadığımız dünyanın gerçekliği, hak verilmez, alınır, şeklindedir.

Hele ileri kapitalist toplumlarda, itibar ve ekmek, aslanın ağzındadır. Bu sebeplerden ötürüdür ki iyi

bir öğretmenin en temel vasfı, kendi hak mücadelesini sivil toplum örgütlerine ve özellikle sendikalara

üye olarak vermektir. Bugün itibariyle sendikalı işçiler, sendikasız işçilerden çok daha fazla ücret

almakta, çok daha fazla sosyal haklara sahip bulunmaktadır.

ÖĞRETMENİMİZ, MESLEĞİNİ DÜNYA ÇAPINDA YAPMALI

Her meslektaşımız görevini yerine getirirken Amerikalı, Kanadalı, Japon, Alman meslektaşları ile

yarışmaktadır. Eğitimde dünya ile yarışmayan bir millet; bilim, teknoloji, ekonomi, ahlâk, sanat ve

medeniyet alanında da yarışamaz ve ezilir, sömürülür. Her öğretmen kendi alanı ile ilgili uluslararası

gelişmeleri yakından takip etmeli ve öğrencilerini dünya ile yarışa hazırlamalıdır.


ÖĞRETMEN KENDİNİ YENİLEMELİ

Öğretmenlik sevgi, fedakârlık ve özveri üzerine kurulu bir meslektir. Hiçbir mesleğin, insanı yeniden

yoğurma, iyi bir ahlâk kazandırma ve geleceğe en iyi şekilde hazırlama gibi kutsal ve zor bir misyonu

yoktur. Marangozu düşünelim. Onun işi ağaca kapı, pencere, masa, sandalye vb. şekli vermektir. Ağaç

ve tahta, marangoza direnmez. Doktorları düşünelim. Hastalar, doktora ihtiyaçları olduğunu bilir;

muayene olurken, ameliyat edilirken ona yardımcı olur. İstisnalar dışında hastalar doktora direnmez.

Fakat öğrenciler, istisnaları dışında, öğretmenlere direnirler. Verilen ödevleri yapmayan, dersine günü

gününe çalışmayan, sınav sırasında kopya çeken öğrenci sayısı az değildir. Özellikle gündemden uzak,

hayatın gerçeklerinden kopuk müfredat programları, (Amerika’da yapılan bir istatistiğe göre,

müfredat programları öğrencilerin %60’ının ilgisini çekmiyor.) çocukların ilgisini çekmemekte,

kendisine anlatılanları çoğu zaman faydalı bulmayan öğrenci, öğretmenlere direnmektedir. Direnme

en pasif hâliyle ders çalışmamak şeklinde ortaya çıkar. Derste konuşma, gürültü yapma, öğretmene

karşı gelme, okul kurallarına uymama, yönetmelikleri çiğneme, bir çeşit direnme biçimi olarak

algılanmalıdır.

Direnme ile karşı karşıya kalan öğretmen, iki seçenekten birini yapar:

a. Öğrenciye boyun eğdirmek için baskı uygular.

b. Öğrenciyi ikna yolunu seçer.

Anlatılan derslerin kendisine faydalı olduğunu; tembelliğin, direnmenin, disiplinsizliğin kendisine

faydası olmadığını öğrenciye anlatmak, ikna yolunu seçmek demektir. Bu yolu, ancak lider

öğretmenler tutabilir. Her zaman benim dediğim olacak diyen patron tipli öğretmen, baskıcı ve

dayakçıdır. Öğrencinin gönlüne girmeyi hiç denemez, onu anlama taraftarı değildir. Kalabalık

sınıflarda, anne ve babanın eğitime katılmadığı yerlerde, öğrenciyi ikna etmek; yani lider öğretmen

olmak hiç de kolay değildir ama tutulacak tek yol budur. Not tehdidi, dayak, disiplin kurulu ve okuldan

uzaklaştırma yoluyla öğrenci üzerinde baskı kurulabilir. Fakat baskı, hiçbir yerde eğitimin kalitesini

artırmaz ve çocuklar üzerinde nadiren olumlu etki bırakır. Çoğu zaman, direnen öğrenci, bedelini

ödemeyi göze alır. Bu bedel okuldan atılmak olsa bile. Ödüller, eğitimin kalitesinin artmasında

disiplinden daha etkilidir. Öğrenci, ödüle karşı direnmez, ama dayak ve cezaya direnir.

İyi bir öğretmen şu niteliklere sahip olmalıdır:

1. Mesleğini çok sevmeli. İdealist olmalı.

2. Öğrencilerini, kendi çocukları gibi sevmeli.

3. Eğitim metotlarını bilmeli.

4. Öğrenci psikolojisini bilmeli.

5. Sınıf psikolojisini ve toplum sosyolojisini bilmeli.

6. Eğitimin mantığını bilmeli ve bunu öğrenciye kavratabilmeli.

7. Sabırtaşı olmalı


8. Fedakârlıktan kaçınmamalı. Dersi derste bitirmemeli. Okul bahçesini, koridorları, sokakları da sınıf

olarak görmeli. Gerekirse öğrencinin evine kadar gitmeli, gerektiğinde öğrenciyi evine davet

edebilmelidir.

9. Mesleğiyle ilgili yeni metotları öğrenmeli.

10. Arkadaşları ile takım çalışması yapabilmelidir.

11. idare ile iyi ve sıkı diyaloglar geliştirmeli.

12. Dil öğrenmeli. Yeni kültürleri tanımaya meraklı olmalı

13. Çok okumalı. Her ay en az iki kitap bitirmelidir.

14. Eğitimle ilgili seminer, konferans, panel vb. çalışmaları takip etmelidir.

15. Sürekli kendisini yenilemelidir.

16. Demokrat olmalı, öğrencileri kişilikli ve kimlikli yetiştirmelidir.

17. Çocuklara okuma, araştırma, bilgi edinme aşkı vermelidir.

18. Ezberci değil, yetenekleri geliştirici bir eğitim metodu takip etmelidir.

19. Çocukları geleceğe hazırlamayı hedef edinmelidir.

20. Sivil toplumun bir bireyi olmalı ve öğrencilerini sivil toplum örgütlerine üye olmaya

yönlendirmelidir. Medeni cesaret sahibi olmalı ve öğrencilerini cesur yetiştirmelidir.

21.Mevzu vatan savunması, milletin iradesine sahip çıkmak olduğunda, tıpkı 15 Temmuz hain darbe

girişiminde olduğu gibi en önde olmalıdır. En ileride olmaktan korkmamalı, kaçınmamalıdır!

EĞİTİMLİ İNSAN ÜLKESİNİ KALKINDIRIR

Demokrasi ile yönetilen ülkelerin, kalkınmış olmaları rastlantı değildir. Amerika, Almanya, İngiltere,

Fransa ve Japonya’da “darbe olmazken” Türkiye’de dört darbenin olması, rektörlerin yürüyüş yapıp

“ordu göreve” pankartı taşıması tesadüfî değildir. Bu durum, okullarımızdaki eğitimin demokratik

olmadığını gösterir. Demokrasi eğitimini verecek olan, öğretmendir.

İlim ve teknolojiye önem vermeyen ülkeler kalkınamaz. Bu ülke, okulların ekonomik hayatla ilgisinin

olmamasının bedelini, fakir kalmak suretiyle ödemektedir. Üniversiteye giremeyecek öğrencilerin düz

liselere gitmesi önlenmeli, meslek liselerinin oranı, %70’i bulmalı; her mesleğin okulu açılmalıdır.

Üniversiteler, sanayi kuruluşları ile iç içe olmalı, ülkemizin ekonomik kalkınmasına katkıda

bulunmalıdır. Bütün bunları yapacak olan öğretim görevlileri ve öğretmenlerdir.

Mesleğini en iyi yapan öğretmen, sivil toplum örgütü üyesi olan ve haklarını demokratik yollarla

arayan öğretmendir. Öğretmenimizin ve öğretmenlik mesleğinin itibarını artırmaya mecburuz. Bunu

başkasından bekleme lüksüne sahip değiliz. Bugünden tezi yok, kollarımızı sıvamak zorundayız.

Meslektaşlarımızın hepsini sendika üyesi yapmalıyız, eğitim ve öğretimin kalitesini yükseltmek için

hep birlikte çaba harcamalıyız.

SINIF YÖNETİMİ

 Verimli bir eğitim ortamı oluşumundaki temel taşlardan biri, öğretmenin sınıf yönetimi becerisidir. Bu beceriye sahip olmada eğitimciler olarak neler yapabiliriz? Sınıfımızı nasıl etkin yönetir ve pozitif disiplini nasıl sağlarız? Birlikte inceleyelim.


Öğretmenlik mesleğinin en zor taraflarından biri de hiç şüphesiz sınıf yönetimi.

Hedeflenen sınıf yönetimi, öğrencilerin etkili bir davranış örüntüsü kazanmaları yanında kendi davranışlarını anlama ve yönlendirme yollarını geliştirmelerine de yardımcı olmalıdır. Sınıf yönetiminin etkin şekilde kullanıldığı bir sınıf ortamı, adeta bir orkestra gibi ahenkle yönetilecektir. Bu süreçte sınıf içerisinde konulacak kuralların belirlenmesi yanında, uygulanmasındaki sürekliliğin de sağlanabilmesi için öğretmen ve öğrenci etkileşiminin ön plana çıkması gerekmektedir.

Öğretmen merkezli geleneksel eğitimde sınıfta disiplini ve sessizliği sağlama “sınıf yönetimi” olarak algılanır. Eğer bir sınıfta öğretmen anlatıyor, öğrenciler de sessizce dinliyorsa; öğretmen sınıf yönetiminde başarılı sayılır. Bu geleneksel anlayışın asırlardır göz ardı ettiği husus dünyada hiçbir akademik bilginin; oto-kontrolden, iyi seçim yapabilme, etkili iletişim kurabilme, eleştirel düşünebilme, problem çözebilme yeteneği ve sorumluluk alabilme duygusundan yoksun kimselere yardım edemediğidir.

Sadece engelleyici, kontrol edilemeyen, taşkın ve zarar veren davranışlar değil aşırı çekingen, utangaç, yardımlaşmaya ve iş birliğine kapalı davranışlar da istenmeyen davranış örneklerindendir.
21. Yüzyıl eğitim sisteminde sınıf yönetiminin kavramsal tanımı ve içeriği değişmiştir.
Öğrenci merkezli yeni anlayışta sınıf yönetiminin asıl amacı, yardımlaşmaya ve iş birliğine kapalı, saldırgan, iç denetimden yoksun, özgüven duygusu gelişmemiş, başarısızlığın suçunu başkalarına yükleyen, sorumluluktan kaçan, kurallara uymayan, yalan söyleyen, sınıfta ders dinlemeyen, okulu sevmeyen, hatalı anne baba tutumlarından dolayı çeşitli uyum ve davranış bozuklukları gösteren çocuklara rehberlik yapmaktır.

Öğrenciyi merkeze alan bu yeni sınıf yönetimi anlayışı, geleneksel sınıf yönetimi ile yetiştirilmiş öğretmenler tarafından kolay benimsenememektedir. Pek çok eğitimci, öğrenciyi merkeze alan bir sınıf yönetiminin sınıftaki öğretmen otoritesini sarsmasından endişe duyar.
Bu beceriler ancak, öğrencilere saygıyla yaklaşarak ve başarılı bir yaşam için ihtiyaç duyacakları bir okul ortamı oluşturarak; öğrencilerin başarısız olduklarında küçük düşme yerine güvenli bir ortamda hataları ile öğrenme fırsatı yakalamalarına imkan sunarak, gerek akademik gerekse sosyal alanda güçlendiklerini hissedecekleri bir okul ortamı oluşturarak kazandırılabilir.

Bu ortamda öğrenciler, yarış yerine işbirliği içinde çalışmayı öğrenir. Öğretmen ve öğrenciler ortak çözümler üzerinde birlikte çalışmayı hedefler. Yetersiz olduğunu düşünmek ve düşük motivasyon artık eğitim ortamının bir parçası olmadığından, hayat ve öğrenme için heyecan ve pozitif enerji aşılayan bir ortam oluşturmada birbirine yardım eden öğretmen ve öğrenciler eğitim süresince birbirinden öğrenen ve yaşamlarını zenginleştiren bireyler haline gelirler. Böyle bir ortamda yapılan eğitim, sürece dahil olan herkesi besler; istendik davranışları kazanmış; hem kendini hem de toplumu seven mutlu bireyler yetişir.

Eğitimciler, Etkili Sınıf Yönetimi İçin Nelere Dikkat Etmeli?

Sevgiyi ifade etme ve koşulsuz sevme
Sıcak ve samimi bir ses tonuyla çocuğa yaklaşma ve onu kucaklama çocukların istenmeyen davranışları göstermesini önler. Eğer bir çocuk sevildiğini hissederse istendik yönde davranacaktır. Öğrenciye istendik davranış kazandırmanın en etkili yollarından biri sınıfta olumlu davranışlara odaklanma ve olumlu davranışları pekiştirme amaçlı ödül yöntemini kullanmaktır. Bu ödüllendirme sistemi sözel olabileceği gibi çalışmanın ya da davranışın sınıfa sunulması, eve gönderilen küçük tebrik notları veya güdüleyici semboller kullanma (gülen yüz, yıldız… vb) şeklinde olabilir. Ancak eğitimci, her öğrencisini koşulsuz ve aynı ölçüde sevdiğini; ödülün kişiye değil davranışa özgü olduğunu öğrencilerine hissettirmelidir.

Tutarlı olmak

Öğretmen bir gün izin vermediği davranışa bir başka gün göz yummamalı; tutum ve davranışlarında tutarlı olmalıdır.

Problem davranışı anlamak

Herhangi bir disiplin problemi çıkmışsa, bunun mutlaka bir nedeni vardır. Sınıf ortamında meydana gelen istenmeyen davranışların nedenleri öğretmenin, öğrencinin, sınıfın fiziksel yapısının, sınıfın içinde bulunduğu okulun, çevrenin sahip olduğu özelliklere göre değişiklik  göstermektedir. Sınıftaki istenmeyen öğrenci davranışlarının önüne geçilebilmesi bu davranışların ortaya çıkmasında etkili olan nedenlerin bilinmesine bağlıdır.

Çocukların kendilerini iyi hissetmelerini sağlamak

Çocuklar, kendilerini mutlu ve rahat hissettikleri ortamlarda daha fazla istendik davranış göstermektedir. Bu nedenle sınıfta öğrencilere seçim hakkı verilmesi, onların sorumluluk alma ve özgürlüklerini arttırma duygularını geliştirecektir.

Sınırlar koymak

Toplumun her biriminde düzeni sağlamak için kurallar kaçınılmazdır. Sınıfta da düzeni sağlamak adına konulan kuralların bir kaç kelimeyle ifade edilebilecek kadar basit ve açık olması; çocuğa yapılmasını istemediği şeyleri belirtmekle beraber yapılması istenenleri de açıklaması gerekmektedir.

Problem çözme becerisi kazandırmak

Günümüzde problemsiz bireyler değil yaşadığı problemi en hızlı ve hasarsız şekilde çözebilen bireyler kabul görmektedir. Bu noktada öğrencilerine problem çözme becerisi kazandırma bir eğitimci için vazgeçilmez olmuştur. Problem çözme becerisi kazanma kolay bir süreç değildir. Bu süreçte eğer bir çocuk kabul edilemez bir çözüm önerirse ona açıkça davranışın kabul edilemezliği açıklanmalı ve nedenleri anlatılmalı; o çözüm uygulanırsa sonucun ne olacağı tartışılmalıdır. Ayrıca her durum için birden çok çözüm olduğu ve her çözümün de sonucu olduğu açıklanmalıdır. Daha sonra denemesi için olumlu çözümler önerilmelidir.

Günümüz eğitim sisteminde tercih edilmemesi gereken davranış kazandırma yöntemlerinin başında “ceza” gelmektedir. Eğitimcilerin göz ardı etmemesi gereken husus, cezanın davranışı zayıflatacağı ya da belli bir süre için durduracağıdır. Bu nedenle baskı ortadan kalktığı an istenmeyen davranış aynen tekrar edecektir. Ceza, asla davranış değişikliği sağlamaz. Sınıf içinde istenmedik davranışları azaltmayı hedefleyen eğitimcilerin öncelikle öğrencilerine bu tarz davranışları ve sonuçlarını fark ettirmesi gerekmektedir.
Etkili Sınıf Yönetiminde Eğitimciler İçin Etkinlik Önerileri
Kukla oyunları

Rolleri canlandırmada kuklalar kullanılır. Bu kuklalar sayesinde öğrenciler uygun olmayan davranışları, davranışla ilgili kuralı, onun yerine konulması gereken davranışları kendi başlarına ve eğlenerek keşfetme fırsatı bulurlar.

Posterler

İnsanlığın en çok görsel uyarıcılara maruz kalarak öğrendiği bu çağda, öğrenme ortamlarının belirlenen kuralları gösteren posterlerle süslenmesi, sözel uyarılardan çok daha kalıcı etki bırakacaktır.

Bir oyun oluşturma

Öğrencilerden sınıf ve okul kuralları konulu bir oyun yazmaları ve oynamaları hatta oyunlarını diğer sınıflara da sergilemeleri istenebilir. Bu sayede öğrenciler hem yaratıcılıklarını, hem eleştirel düşünme becerilerini hem de özgüvenlerini aynı anda geliştirme imkanı bulur.

Yanlış yol

Öğrencilerden istenmeyen davranışları sergiledikleri ve bu süreçte neler yaşayabileceklerini canlandırmaları istenebilir. Drama videoya alınır ve tüm sınıf bu videoyu izleyerek hem yanlış davranışı ve sonuçlarını tanımlar hem de doğru davranışlarla ilgili beyin fırtınası etkinliği gerçekleştirilir. Bu sayede problem çözme, eleştirel düşünme, yaratıcılık gibi pek çok beceri aynı anda öğrencilere kazandırılabilir.

Kuralı bir torbaya koyma

Kurallar kartlara yazılıp bir torbaya konularak öğrencilerden torbadan çektiği bir kuralı kendi ifadeleri ile sınıfa açıklamaları istenebilir. Böylece öğrenciler kuralın neden gerekli olduğunu daha kolay içselleştirmiş olur.

Kuralları gizleme

Kağıt katlanır ve iç tarafa sınıf kuralı yazılır. Katlanmış kağıdın dışına kurala ilişkin ipucu verilir. Öğrenci ipucunu okuyarak kuralı tahmin etmeye çalışır. Böylece öğrencilerin kuralları içselleştirmesi daha keyifli bir hal almış olur.

Ayrımlaştırma

Sınıf kuralları ile ilgili, doğru olan veya olmayan davranışların listesi hazırlanır. Öğrenci listeyi okuyarak doğruyu yanlıştan ayırt etmeye çalışır ve böylece aynı anda iki liste yapılmaya çalışılır. Böylelikle öğrenciler seçim yapma, karar verme ve sorumluluk alma sürecinde aktif rol almış olur.


Sağlıklı, mutlu ve başarılı bireyler yetiştirmek zorlu bir süreçtir. Bu sürecin mimarı olan öğretmenlerin de öğrencileri ile etkili iletişim kurmaları ve onlara istendik davranış kazanma yolunda rehber olmaları gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, günümüzde öğretmenler, bir zekayı tamamen hazır bilgilerle dolduran öğretici rolünden çıkarak öğrencilerin kendi özgün fikirlerini üretmeleri için onları teşvik eder hale gelmeleri gerekmektedir.

SUSMAK YA DA...

 Susarız…

 Konuşulan konuyu boş, basit ve anlamsız buluyoruzdur, konuşmayı da gereksiz ve anlamsız

buluruz…

 Susarız…

 Konuşulanlar öyle abes ve mantık dışıdır ki sadece hayretle dinler ve sessiz bir tepkiyle belli

ederiz duruşumuzu…

 Susarız…

 Sessiz bir onaydır susuşumuz… Biraz utangaçlık belki ama içten bir katılıştır söylenenlere…

 Susarız…

 Sessiz bir bekleyiş olur susmak… Ya kendimizin ya da karşımızdakinin ortak değerleri yeniden

gözden geçirmesine tanınmış bir fırsattır sessizliğimiz… Ya da birinin bizi fark etmesi, doğru

algılayabilmesi için tanınmış bir süre… Susan için endişe ve olasılık hesapları arasındaki gel

gitlerle biraz da huzursuz bir bekleyiştir susmak…

 Susarız…

 Dile getirilmeyen bir öfkedir bazen suskunluğumuz… Öylesine yaralanmışızdır ki yaralamak

isteriz, yüreğini acıtmak ve kanatmak… Ve biliriz ki hiçbir söz acıtamaz, yaralayamaz ve

kanatamaz kimseyi bir suskunluk kadar… Ve susmak en acımasız, öldürücü silahtır bazen…

 Susarız…

 Hassas ve kırılgan bir tepkidir… Küçücük bir hatırlatmadır belki… Fark edilmesi ve onarılması

incelik ister… Ya yeniden bir kazanıştır ya da aleyhte bir delil olarak kalır karşımızdaki için…

 Susarız…

 Bir ilişkide negatiflerin gözümüze batmaya başladığı, karşımızdakine ait aleyhte deliller

dosyasının kabarmaya başladığı ve hatta dosyayı masanızdan kaldırmaya gerek duymaz

olduğunuz bir noktadasınızdır… Bir duruş, bir soluklanmadır susmak… Ortak geçmişin

değerlendirilmesi ve geleceğin muhasebesidir… Durup yeniden, şimdi bulunduğunuz

noktadan bir daha bakmak istersiniz yaşananlara ve eldekilerle geleceğe gitmenin ne kadar

mümkün olduğuna… Bir içe kaçış ve söylenemeyenlerin biriktirilmeye başladığı yerdir

susmak…

 Susarız…


 Ayağımız yerden kesilmiş, bulutların üstündeyizdir ve çiçek çiçek bahardır yüreğimiz…

Sevdiğimizle yan yana ve can canayızdır… Öyle bir ruhsal bütünleşmedir ki hiçbir söz

tanımlamaya yeterli gelmez hissedilenleri ve susarız… Sadece yüreklerin ve gözlerin

konuştuğu yerdir suskunluğumuz…

 Susarız…

 İletişimin tıkandığı yerdeyizdir, hiçbir iletinin bize yeterli gelmediği ve hiçbir iletimizin doğru

algılanmadığı…Yanlışlıklar, yanılgılar ve kim bilir belki de gerçeklerdir bir fırtınaya

tutulmuşçasına savrulup duran…Sözler yerini sessizliğe bırakmaya başlar ve siyah, tek nokta

konur cümlelerin sonuna…Zamanla cümlelerimizin sonuna konan o tek ve siyah nokta

büyüyerek bir kara deliğe dönüşmeye başlar…Güven ve sevginin içten içe çürümeye başladığı

yerdir ve gitmek zamanının ertelenmiş halidir susmak…

 Susarız…

 Kabul edilmiş bir hata ya da suçtur susuşumuz ve söylenecek her söz kaybetme riskidir…

Korku eşlik eder suskunluğumuza…

 Susarız…

 Bir gidişi kabullenmektir susmak, yerinde ve zamanında olduğunun ayrışımında olduğumuz

bir gidişin…

 Susarız…

 Hayata karşı bir susuştur bu kez yaşanan… Bizi can evimizden vuran bir kayıp, yaşanan büyük

bir acı, ölesiye bir çaresizliktir yaşadığımız… Söylenecek hiçbir sözümüzün adrese teslim

olmayacağından emin olduğumuz, bütün sözcüklerin anlamını yitirdiği bir yerdeyizdir…

Hayatın bize bir şey katamadığı ve bizim de hayata bir şey katmak için anlamımızı

kaybettiğimiz bir yer… Belki de boş gözlerle, algılamadan bir seyirdir hayat o noktada ve belki

de amacı ve beklentisi olmayan, bir mesaj kaygısı taşımayan ve hedefi olmayan tek susuştur

yaşadığımız…

 Susmak; eylemsiz ve durağan bir edim gibi görünse de her susku bir şey anlatır yine de ve

her suskunun bir nedeni vardır ve her susku içinde pek çok sesi hapseden sessiz bir

eylemdir…

ALINTI….

14 Ekim 2022 Cuma

SINAV STRESİ

 

Sınav stresi tüm dünyada var!

Eğitim öğretim yılında öğrencilere sınavın sorun olmaktan çıkarılmasını belirten Beşiktaş Lütfi Banat Ortaokulu Müdürü Acem Yıldırım; “Ailenin öğrenciye sınav konusunda yardımcı olmasını istiyoruz. Dünyanın bütün eğitim sistemine baktığımızda bir sınav stresi var”.

Sınav stresi tüm dünyada var!

Acem Yıldırım, stresin her eğitim sisteminde bulunduğunu belirtiyor; “ailelerin çocuklarına sınav konusunda yardımcı olmasını istiyoruz. Dünyanın bütün eğitim sistemine baktığımızda bir sınav stresi var. Örneğin, Güney Kore'de sınav stresi sabah başlar ve gece on ikide biter. Güney Koreli sınıflarda gün içinde sıralarda uyuyan yüzlerce öğrenci görürsünüz çünkü Güney Kore'de eğitim sabah yedide başlar, gece on ikide biter. Finlandiya'da öğrencisini bireysel olarak değerlendirilmesi var ama bana sorarsanız ben baskın sınav yapılmasından yana değilim.”

ÖĞRENCİLER NE DÜŞÜNÜYOR?

Öğrencilerden Yağız A.; “benim bu yıl öğreneceğim ders İngilizce. İngilizce dersine çaba harcıyorum çünkü zor bir ders. Her gün çalışıyorum, yoruluyorum ama öğrenmek istiyorum, öğreneceğime de inanıyorum” dedi.

Öğrencilerden Tekin C. “Okul düzenine tekrar alıştım aslında ama sınav süreci tüm öğrenciler için bir sorun. Daha tatil bitmeden sınavda neler olacağı konusunda endişelenmeye başladık. Bu durum ders çalışırken bile aklıma gelebiliyor…” dedi.

Röportaj gerçekleştirdiğimiz velilerin ise bir kısmı çocuklarının sınavlarını takıntı haline getirdiklerini belirtirken, bir kısmı sınav kaygısının hiç oluşmadığını çünkü çocuklarının sürekli ders çalışmaktan oldukça sıkıldıklarını gözlemlediklerini belirtti.

“ÖĞRENCİ SOSYALLEŞMEKTEN ALIKONULMAMALI”

Acem Yıldırım, öğrencilere aldıkları bir derste öncelik kendi eksiklerini tespit etmelerini ve o eksikleri bir deftere veya kullanmış oldukları tablet bilgisayara kaydetmelerini öneriyor ve bu eksiklerin mutlaka üzerine gidilmesi gerektiğini belirtiyor. Eksikler giderildikten sonra yeni bir konuya başlanılmasını ama asla bunu bir ölüm kalım meselesi olarak görülmemesi gerektiğini vurguluyor.

Acem Yıldırım, ders çalışmanın herkesin yapmak istediği ama motivasyon gerektiren bir durum olduğunu belirtiyor ve “öğretmenler ve ebeveynler öğrencilere zaman ayırmalı, çocukların sosyalleşmekten, oyundan alıkoymamalı.” diyor.

https://www.mynet.com/sinav-stresi-tum-dunyada-var-110107010503

6 Eylül 2022 Salı

SENEBAŞI ÖĞRETMENLER KURUL TOPLANTISI GÜNDEM MADDELERİ

 

LÜTFİ BANAT  ORTAOKULU

 

 

SAYI  :                                                                                                               29/08/2022

KONU: Sene Başı Öğretmenler

              Kurulu Toplantısı

 

 

                                                                                                                                     

            05 Eylül  2022 Pazartesi günü saat 11.00’da, okulumuzda aşağıda belirtilen gündem maddelerini görüşmek üzere 2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı Ders Yılı Başı Öğretmenler Kurulu toplantısı yapılacaktır. Belirtilen tarih ve saatte toplantıda hazır bulunmanız hususunda;

 

           Gereğini rica ederim.

                                                                                                                    

                                                                                                                        Acem YILDIRIM

                                                                                                                          Okul Müdürü

GÜNDEM  MADDELERİ

 Açılış ve yoklama,

2.     Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı,

3.     Toplantı yazmanlarının seçimi,

4.     Mevzuatta yapılan değişiklikler hakkında bilgi verilmesi

5.     Bir önceki dönem okul LGS başarısının değerlendirilmesi.

6.     Öğretmenlerin nöbetleri, nöbet talimatnamesi ile ilgili hususların görüşülmesi,

7.     Öğretmenlerin rapor, izin, ayakta tedavi işlemleri ile ilgili hususlar

8.     Öğrenci devam devamsızlık işlemleri (rapor, izin, geç kalma hususları)

9.     Öğrenci kılık kıyafetleri ile ilgili hususlar

10.  Okul zaman çizelgesi, öğle arası süresi, derse giriş çıkışlarda düzenin sağlanması.

11.  Kitap okuma saatlerinin belirlenmesi koridor kitaplığında bulundurulması gereken kitaplar, dergiler, süreli yayınlar

12.  Ölçme değerlendirme ile ilgili hususlar, sınavlar, projeler ve ders etkinliklere katılım

13.  Destekleme ve Yetiştirme Kursları, görev alacak öğretmenler ve yönerge ile ilgili hususlar

14.  Zümre Toplantıları

a.     Okul Zümre Başkanının Belirlenmesi

b.     Okul Zümre Başkanları Kurulunun Oluşturulması

c.      Zümre Toplantıları tarihlerinin belirlenmesi

d.     Şube Öğretmenler Kurulu

15.  Sınıf / Şube Rehber Öğretmenlerinin Belirlenmesi, Veli toplantıları tarihleri, Şube Öğretmenler Kurulu toplantıları

16.  Sosyal Etkinlik Kulüpleri ve danışman öğretmenlerinin belirlenmesi

17.  Yıl içinde yapılacak olan gezilerin planlanması

18.  Belirli Gün ve Haftalar ve Görevli Öğretmenler

 

19.  Haftalık ders programları ile ilgili hususlar, sınıf /şube bazında ders öğretmenlerinin belirlenmesi

20.  Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Rehberlik Çerçeve Programı, BEP çalışmaları, Kaynaştırma Eğitimleri ile ilgili hususlar

21.  Okul Aile Birliği çalışmaları ve Genel kurul toplantı tarihinin belirlenmesi

22.  E-okul uygulamaları, öğrenci bilgilerinin sınıf rehber öğretmenlerince güncellenmesi

23.  Kurul ve Komisyonlarda görev alacak öğretmenlerin belirlenmesi

24.  Okulumuzun eğitim-öğretim politikalarının değerlendirilmesi/geliştirilmesi

25.  Başarıyı arttırmak için alınacak tedbirlerin görüşülmesi

26.  Eğitim – Öğretim yılında belirlenecek hedeflerin

27.  Dilek ve Temenniler

28.  Kapanış

 

 

2 Mart 2022 Çarşamba

 Kıymetli Öğretmen Arkadaşım,

2021 – 2022 Eğitim – Öğretim yılının 2. döneminde okulumuzda eğitim – öğretimimize devam ediyoruz. 

Zümre toplantılarımız, şube öğretmenler toplantılarımız, veli toplantılarımızın bazıları yapıldı, bazıları da devam ediyor.

8. sınıf öğrencilerimizin lise giriş sınavlarına yönelik çalışmaları da tüm hızıyla devam ediyor.

Kıymetli meslektaşım, şunun bilincinde olduğunun farkındayım ama, yine hatırlatmakta faide görüyorum. Öğrencilerimiz gelişme çağında olup ilköğrenimlerine bizim rahle- i tedrisatımızda devam etmektedirler. Öğrencilerimize yaklaşımımızda onların hallet-i ruhiyelerini göz önünde bulundurmamız onların yararına olacaktır. Gelişim çağındaki öğrencilerimize yarınlarda onlara rehberlik edecek, yol gösterecek minvalde mihmandarlık yapalım.

Sevgili mesai arkadaşım, veli toplantılarımızın öğrenci ve velilerimize ufuk açıcı olmasına özen gösterelim. Bizlere rehberlik amaçlı ya da herhangi bir sorununu danışmak üzere müracaat eden öğrencilerimizi bir başka meslektaşımıza yönlendirme yerini sorununu çözme gayretinde olalım.

Öğrencilerimizin öğrenmelerini pekiştirmek maksadıyla verdiğimiz ödev, etkinlik, proje vb. görevlerin tarafımızdan kontrolleri yapılmadığından bu görev sınıflarımızdaki bazı öğrencilere yaptırıldığı için kazanımların sağlanmadığı tespit edilmiştir.

Hepinize sağlık, mutluluk ve başarılar dilerim…

Saygılarımla öğretmenim…